Sebe Krallığı Ne Zaman Kuruldu? ve Yemen
Altınlarının Şöhreti
Gerard Gertoux tarafından yazılmış olan “Kings David and Solomon Chronological, Historical and Archaeological Evidence” isimli kitabın 54. Ve 55. Sayfalarında verilen bilgiler Arabistan’ın güneyindeki ilk devlet oluşumunun çok eskiye uzandığını anlamak için önemlidir. Dahası Antik çağlarda Yemen’in altın ve zenginliğinin bir şöhreti olduğu anlaşılıyor ve bence İrem şehriyle de birlikte düşünülebilir. Peygamberler tarihi açısından önemli bir hususta Sebe krallığının hz. Süleyman zamanında var olup olmadığı sorusunun cevabıdır. Bay Gertoux’un kitabındaki ilgili bölümün özet çevirisini aşağıda kendi cümlelerimle sunuyorum. Orijinal metne erişmek isteyenler için aşağıya link ekleyeceğim. Gerard Gertoux 54. ve 55. Sayfalarda diyor ki,
Asurluların kayıtlarında görüldüğü
kadarıyla Arabistan da o sırada krallıklar mevcutmuş. Arabistan Krallığından ve
Sebe Krallığından bahsedilmiş ve hatta bazı hükümdarlarının isimleri bile
verilmiştir. Örneğin, MÖ 736’ya tarihlenen bir kayıtta Asur kralı Tiglat
Pileser, Samsi isimli Arabistan Kraliçesinin Şamaş yeminine karşı gelmesinden
bahsediyor. Saba ülkesini de anan kral, Saba ülkesinden altın, gümüş, develer
ve çeşitli baharatlarla birlikte söz ediyormuş gibi görünüyor. İlgili pragrafı
aynen alıntılıyorum:
“The Assyrians knew the kingdom of Sheba
(Saba’) and the names of some of its queens. For example, Tiglath-pileser III
(736 BCE) wrote: Samsi, the queen of Arabia who had acted against the
oath by Shamash (...) Arabia in the country of Sa[ba’ ...] The inhabitants of
Mas’a, Tema (and) the inhabitants of Saba’ (...) their tribute: gold, silver,
[male and female ca]mels and all kinds of spices, …”
(Burada şu çıkarımı yapmak istiyorum:
Asur kralı Arabistan krallığı ile Sebe Krallığını ayrı ayrı zikrettiğine göre
muhtemelen Arabistan Krallığı dediği zaman kastettiği yer, Kuzey Arabistan
temelli bir Krallıktır. Güneyde/Yemen de ise Sebe krallığı bulunuyor. Bunu vurgulamayı
önemli görüyorum çünkü Asurluların bu mantığı Babillliler ve Yunanlılar gibi
Arabistandan bahseden diğer uygarlıkların metinleri içinde geçerli olabilir. )
Diğer bir örnek ise MÖ 720 ‘ye
tarihlenen bir kayıt. II. Sargon diyor ki: “….Mısır Firavunundan, Arabistan
kraliçesi Samsi'den (ve) Sabalı It'amar'dan haraç aldım.”
Sebe krallığı MÖ 8. Yüzyıla tarihlenen
Asur kayıtlarında açıkça görülmesine rağmen bazı tarihçiler tuhaf bir yola
girmişler. Antik Güney Arabistan’ın tarihçesinin başlangıcını belirlemek için
bu kayıtları yeterli görmemişler. Çünkü ilk kesin güvenilir tarihleme MÖ 25
yılına ait Aelius Gallus'un askeri seferi ve kral Ilasaros’un anılmasıymış.
Halbuki Güney arabistana ait kalıntılar
diğer bölgelerin kalıntılarıyla kıyaslanmalı, Paleography vesilesiyle yeniden
şekillendirilmiş krallar listesi temel alınmalı ve Karbon -14 verileriyle
mukayese edilmeliydi. Esasen bu konuda iki ekol oluşmuştur: “Kısa Kronoloji” ve
“Uzun Kronoloji”. 19. yüzyılın sonunda Eduard Glaser ve Fritz Hommel, Eski Güney
Arap Uygarlığının başlangıcını MÖ 2. yüzyılın sonlarına tarihlendirdi, bu uzun
yıllar devam etti. 1955'te Jacqueline Pirenne, Eski Güney Araplarının ve Eski
Yunanlıların sanatının bir karşılaştırmasını yayınladı ve Güney Arap
Uygarlığının ilk olarak MÖ 5. yüzyılda Yunan etkisi altında geliştiği sonucuna
vardı. Ayrıca bu yeni "Kısa Kronoloji"yi Eski Güney Arap harflerinin
biçimlerinin paleoografik analizi aracılığıyla destekledi. Ayrıca 1951-52
yıllarında Timnah ve Marib'deki Amerikan kazılarına dayalı olarak, bir “Ara
Kronoloji” ortaya çıktı ve bu, yalnızca Qatabān ve Ma'in'in başlangıcını daha
farklı değerlendirdi. A. G. Lundin ve Hermann von Wissmann, Marib'deki bir kaya
yazıtının çalışmasına dayanarak, Saba'nın başlangıcını MÖ 8. yüzyıl yerine MÖ 11.
yüzyıla tarihlendirdi. Bu nedenle “Kısa Kronoloji” açıkça yanlışlanmış
durumdadır ve yakın zaman önce buna karşı birçok başka argüman da ortaya
konmuştur.
Son arkeolojik kazılar, eski Güney Arap
yazısının MÖ 1200 ‘lere uzandığını göstermektedir. Yani 1970’lerde bazı
arkeologların inandığının aksine bir sonuç elde edilmiştir. (Yaklaşık 8 asırlık
minik bir sapma J ) Ek olarak Hadramut yakınlarında bulunan Almaqah tapınağı MÖ
10. Yüzyıla tarihlendirilmiştir. Şu halde, arkeologların ilk iddiaları,
yalnızca cehaletlerinin bir sonucuydu. (Aceba
art niyette var mıydı? Nasıl Asur kayıtları öylece görmezden
gelebildiler?
Bu bölgenin tarihi hakkında hala çok az
şey biliniyor, örneğin, Yemen'de yakın zaman önce yapılan araştırmalarda MÖ
3. binyıla tarihlenen 10.000'den fazla mezarın envanteri çıkarıldı.
(Başka bir delilde Tevrat’tan geliyor)
Eyüp peygamberin hikayesi MÖ 17.
yüzyılda geçtiğinden, Edom'a gelen Sabalı göçebeler (Eyüp 1:15) bu nedenle en
azından o zamandan beri var olmuş olmalıdır. (Gerard Gertoux Hz. Musa’yı MÖ
1540 civarında yaşamış kabul ettiği için Hz. Eyüb’ün döneminide ona göre
konumlandırıyor diye anlıyorum.)
(Bir diğer delilde Antik Mısır
kayıtlarından)
Kraliçe Hatshepsut'un Punt krallığına
yaptığı olağanüstü sefer sırasında (MÖ 1474'te) çok sayıda mür ağacı ve buhur
getirdiğini biliyoruz. Anlatısının birkaç detayı, Punt krallığının Sheba(Sebe)
krallığı olarak tanımlanmasını sağlıyor:
1) Mısır'a geri getirilen aromatik
reçineler (mür ve sığla) Arabistan'ın güneyindeki Punt'tan geldi,
2) O sırada Nubia'dan (Cush) daha uzakta
olupta bilinen tek ülke Yemen'dir.
3) Kızıl denizdeki seyrü sefer,
Arabistan’ın güneyindeki bir limana yada sahile yapılarak başladı.
4) Punt Krallığı prens Parahu ve eşi Ity
tarafından yönetiliyordu ve bu bölgede tarihsel olarak bilinen tek krallık eski
Sheba(Sebe) krallığıdır.
(Hatshepsut’un seferinden anlaşılıyor
ki MÖ 1474’te Arabistan’ın güneyinde Antik mısırla ticaret
halinde olan bir devlet mevcutmuş. Elbette bunun Sebe Krallığı olduğunu
düşünmek makuldür.)
Ayrıca, Kral Khufu (MÖ 2479-2456)
zamanında Punt'tan gelen altından söz edilir ve Khufu'nun yapay limanının yakın
zaman önce Kızıldeniz'deki Wadi el Jarf'ta (Süveyş'in 119 km güneyinde)
keşfedilmiş olması dikkat çekicidir. ( Gertoux’un kronolojisi yaygın
kronolojiden biraz farklı. Mısır Kralı Kufu’nun MÖ 2500’lerde düşünülmesi
yaygındır. Kufu üzerinden Punt devleti(Antik Yemen/Sebe) değerlendirilecekse MÖ
2500’ler civarında Yemen’de altın ticareti yapan bir devlet oluşumu olduğunu
kabul edebiliriz.)
Ayrıca, kuzey Mısır'dan başlayıp Sina
üzerinden Suudi Arabistan'a uzanan ve III. Ramses dönemine
tarihlenen bir güneydoğu (ticaret) yolu, Punt'un Suudi Arabistan'ın güneyinde
bir yerde olduğunu kanıtlayan iyi bir ipucudur. (Yemen)
Gerard Gertoux’dan özetlediğim bölüm bu
kadar. Sonuç olarak Güney Arabistan’daki ilk devlet oluşumu ne kadar geriye
gidiyor bilemiyoruz. Ucu açık olmakla beraber MÖ 2500’ler civarında mevcut olup
Mısır kralına altın sattıkları anlaşılıyor.
Bitirirken Yahudi kaynaklarında ki
“Ophir Altını” konusuna çok kısa değinerek bitirmek istiyorum. Krallar
kitabınının ilgili pasajına göre(1Ki 9:26-10:2), hz. Süleyman Ophir isimli
ülkeden yüklü miktarda altın getirtir. Metin bu ülkenin Yemen olduğuna işaret
ediyor gibi görünüyor ancak Ophir ülkesini Hindistan olarak yorumlayanları
görebilirsiniz. Öyle sanıyorum ki, uzun süre arkeologların ön yargılı
yaklaşımlarla Sebe krallığını MÖ 200 veya 400,500 civarında düşünmeleri,
yorumcuları zorlama yorumlar yapmaya itmiştir. Diğer taraftan Ophir’i bir peri
ülkesi olarak yorumlayanlarda var. Sanırım Sebe kraliçesini algılama şeklinden
kaynaklanıyor. Çünkü Cinlerden olduğunu ileri sürenler olmuştur. Ancak bulunan
bir arkeolojik kalıntı, Ophir diyarının bir peri memleketi olmayıp gerçek
olduğunu kanıtlıyor. Zaten Sebe krallığıda hz. Süleyman dönemine yetişecek
kadar eski olduğundan metni zorlamayıp ophir’i Yemen olarak anlamak makuldür
diye düşünüyorum. İnş. Hz. Süleyman konusunu ve İsrailoğullarını yeniden ele
aldığımızda buna bir başlık açar ve daha detaylı bahsedebiliriz. Aşağıdaki
resimde Gertoux’un kitabındandır ve bu kalıntının Tell Qasile’de bulunmuş
olduğunu ve üzerinde “Gold of Ophir” yazdığını ifade ediyor. Mö 700 civarına
tarihlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder