Hint Metinlerindeki Son Peygamber

Sanskritçe konusunda uzman olan Dr. Ved Prakash Upadhyai'nin çok önemli bir iddiası var ve eğer haklıysa, çok önemli bir eser ortaya koymuş durumda.   Hinduizmin kutsal kitaplarında anlatılan "Son  Avthar" ın özelliklerinin büyük ölçüde Hz. Muhammed (a.s) 'a uyduğunu söylüyor. Hint dinindeki "Avthar" kavramının da bizdeki peygamber kavramıyla ne derece uyumlu olduğunu, dahası Kur'an ile Hint dinin kitapları arasındaki benzerlikleri ve Hint dinindeki Tanrı inancı ile İslam arasındaki ortak yönleri ortaya koyuyor.  Onun   kitabı üzerinde çalışmak niyetindeyim. Elden geldiğince kaynaklarına inip kontrol etmek ve dahası Hint tarihini araştırarak söylediklerinin tarihi arka planla ne derece uyumlu olduğunu anlamaya çalışmak niyetindeyim. Şimdilik kitabının küçük ama  önemli bir parçasını çevirmiş bulunuyorum. Maalesef çalışmaya ara vermiş durumdayım fakat yinede çevirmiş olduğum kısmı sizlerle paylaşmak istedim. Dr. Ved Prakash gayet gerçekçi ve dürüst bir anlatım ortaya koymuş gibi geldi bana. Daha fazla  araştırdıktan sonra ortaya konmuş olan parlak tablo hakkında daha rahat konuşacağımı umuyorum. Burada parlak bir delil elde etmiş olduğumuzdan ümitliyim. Bu kısa çeviriyi sonuna kadar  okumanızı şiddetle tavsiye ederim.  



İngilizce bilenler için Dr. Ved Prakash'ın kitabının linki: https://tr.scribd.com/document/89698564/53691335-Thesis-Muhammad-in-the-Vedas-and-the-Puranas

Çeviri:

Not: Okuyucunun güvenini pekiştirmesi açısından, sayfa sayfa yada parça parça  önce İngilizcesi sonra  Türkçesi olacak şekilde metni sunmayı uygun görüyorum. 

Vedalar ve Puranalarda Muhammed (s.a.v),  Sayfa 21


Chapter Three - Conditions when an Avatar appears 
An Avatar appears when the following conditions prevail :
1.When people are inclined towards an irreligious way of life and disregard true religion. -(Geeeta).
2. When the true message is corrupted to acquire worldly gains. 
3. When irreligion is practised in the name of religion. 
4. When people teaching religion are not well versed in it, as a result they end up promoting irreligion. 
5. When the true devotees of God are oppressed and persecuted. 
6. When the influence of sinful people and tyrants increases. 
7. When jealousy, malice and anarchy become widespread. 
8. When religious considerations are kept within the bounds of personal and family interests. 
9. When provisions given by God are misused and wasted. - (Yajurveda, chapter 40, part 1). 
10. When Avatars appear to protect the saints and to restrain the wicked. - (Geeta). 
11. When Avatars arrive because religion is being destroyed. 
12. When blood-shed, looting and destruction goes out of control. 
13. When Avatars are sent to re-establish Religion in the face of moral degeneration and religious corruption.

Bir Avatarın Ortaya Çıktığı Şartlar
Aşağıdaki koşullar geçerli olduğunda bir Avatar ortaya çıkar:
1.İnsanlar dinsiz bir yaşam tarzına yöneldiklerinde ve gerçek dini göz ardı ettikleri zaman. - (Geeeta).
2.Dünyevi kazanımlar edinmek için gerçek mesaj bozulduğunda
3.Dinsizlik, din adına uygulandığında
4.Dini öğreten insanlar. bu konuda iyi bir bilgi (seviyesin)de olmadıklarında, sonuç olarak dinsizliği teşvik ediyorlar.
  1. Tanrı'nın gerçek adanmışlarına baskı yapıldığında ve zulmedildiğinde.
  2. Günahkar insanların ve tiranların(despotların) etkisi arttığında.
  3. Kıskançlık, kötülük ve anarşi yaygınlaştığında.
  4. Dini düşünceler, kişisel çıkarlar ve aile çıkarları sınırları içinde tutulduğunda
9.Tanrı tarafından verilen hükümler kötüye kullanıldığında ve ifrat(amaç dışı kullanım ve aşırılık) yapıldığında - (Yajurveda, chapter 40, part 1)


  1. Avatarlar azizleri korumak ve kötüleri sınırlamak için göründüğünde. - (Geeta).
  2. Din yok edilmiş olmaya başladığından Avatarlar gelir.
  3. Kan dökülünce yağma ve tahribat kontrolden çıkar.
  4. Avatarlar, ahlaki yozlaşma ve dini yozlaşma karşısında dini yeniden kurmak gerektiğinde gönderilir.





çevirisi:
Not 1:Kendi yorumlarımı turkuaz renge boyayarak aktarıyorum
Not2: Şimdilik biraz özetleyerek çevirme (kaba bir çeviri) ile yetineceğim ve sonra inşaAllah çeviriyi iyileştireceğim.  Tekrar hatırlatayım yapım aşamasında olan bir sayfayı okuyorsunuz.

Son Avtharın (Geliş) Sebepleri:
Avtharın gelme sebeplerini kısaca netleştirdikten sonra şimdi sizleri,  son Avthar'ın geliş sabepleri hakkında  bilgilendirmek istiyoruz.

  1. Barbarlığın tahakkümü: doğru dinlerin vaizleri taşlanır. Şeytan kralların içinde yaşar. Vergiler yükselir. İnsanlar kendilerine önem verir başkalarını önemsemez.
  2. Ağaçların gelişmemesi. Eğer meyve ve çiçek elde edilirse sayı/miktar düşük olur.
  3. Suyun nehirlerdeki azlığı
  4. Adaletsizliğin ruhu. Başkalarını öldürerek zenginliklerini almak ve kız çocuklarının çoğunluğunun öldürülmesi.
  5. Eşitlizliğin yükselmesi,eşitlik ruhunun tarihe karışması, dokunulmazlıklar
  6. Başkalarına ibadet edilmesi, Tanrının terk edilmesi, şüphe yok ki Evrenin tek bir Tanrısı var fakat ona ibadet durur ve başka tanrı ve tanrıçalara ibadet başlar. Ağaçlara ve yıldızlara özel muamele edilir tanrı olarak
  7. Şeytanın erdem kılığında (yanlış) inanışı aşılaması
  8. Şehvet ve bencilliğin yaygın olması. Yardımlaşma ruhunun son bulması. Birbirine karşı düşmanca davranma. Dindar görüntü edinip Tanrı inancının sona ermesi.
  9. Adalet adı altında adaletsizliğin yapılması
  10. Bilgeleri ve iyi kimseleri korumak için son avthar doğar.
  11. Tanrı'ya itaat ruhunun ortadan kalkması. Veda'ların saygınlığının  insanlar arasında bitmesi ve onların emirlerine itaatsizlik.










Çeviri:


Son Avthar'ın Nitelikleri:

  1. Ata binmek: Son Avthar'la ilgili bir şeyler belirtilen heryerde , atın, onun yolculuk aracı olduğu söylenir.
  2. Kılıç kullanma ustası: Son avthar at binmeye ek olarak kılıç kullanma sanatı ustası olarak söylenmiştir. Düşmanların Son Avthar'ın kılıcıyla elimine edilecek atom bombası vb. İle değil. Bunun üzerine düşünmek önemlidir öyleki bu atomik çağdır kılıç çağı değildir. Son Avthar'ın en büyük niteliği onun elbisesinin ve görgü kurallarının periyoda göre ve ülkenin geleneklerine göre olacağıdır. O içinde doğduğu toplumun ve onun toplum sınıfının tutumuna sahip olacak.
  1. 8 niteliğin hepsine sahip olmak: Puranalarda Onun 8 nitelik ve erdeminin tümü tanımlanmıştır/tarif edilmiştir.
  2. Dünyanın koruyucusu : "Jagath pati" kelimesinin anlamı Dünyanın kurtarıcısı veya koruyucusu
  3. Asadhu daman crushing the goons: 
son Avtharın övgüye değer  niteliği şudur ki kiralık zorbaları/kundakçıları/kiralık katilleri ezer ama iyi insanları değil.


  1. 4 dava arkadaşı(collague) ile  birlikte çalışır: "Bharath" kelimesinin anlamı yardım edendir.  Son Avthar'ın ona  her anlamda yardım eden 4 arkadaşı olacaktır.
  2. Tanrılar aracılığıyla yardım: Tanrılar, dinin vaaz edilmesine(tebliğine) ve kiralık katillerin/zorbaların(goons) ezilmesine yardımcı olmak için göklerden inecektir.
  3. Kali'nin reddiyecisi: “Kali” nin anlamı “Şeytan” dır. Şeytan son avthar tarafından yenilecek
  4.  Son ışık: son avatar döneminde, karşılaştırılamayacak kadar çok ışık olacak ve (döneminde) bu kadar çok aydınlanma olan başka bir avthar olmamıştı.
  5. Kral kisvesi altındaki haydutların elimine edilmesi: Bhagwat puran, son avtharın kral kisvesi içindeki tüm haydutları yok edeceğini söylüyor.
      i. Bhagwath puran: 12-2-16, protector of the world having eight divins qualities riding on the fast pace horse like wind given by Gods will crush the goons with the sword.
      ii. Third, fourth and fifth qualities are described in bhaqwath puran
      iii. Kalki puran chapter 2 Ashlok 5 “Hey god! I will destroy satan 12-2-16 with four colleagues”
      iv. Bhagwath puran 12-2-20: Travelling the world on fast face horse he will who is illuminated incomparably will eliminate dacoits in the guise of kings





11.Vücudun kokusu: Son avthar'ın vücudunun havadaki kokusu, insanların kalbini değiştirecek şekilde olacaktır.
12. Çok büyük bir topluluğun eğitmeni: Son bir avthar çok büyük bir topluluğun kurtarıcısı olacak. Dine uzak olanları cezalandıracak ve doğru yola sokacak.
13.Birth on 12th day of the month magh: The last avthar will be born on shukl pakash month of magh (vaisakh) on 12th day as per kalki puran
13. Ayın 12'sinde doğum magh: Son avatar kalki puran'a göre 12. günde shukla paksha ayında (vaisakh) doğacak
14. Shambal'ın en yüksek rahibinin evinde doğum: Doğum Tanrı'nın ışığına sahip olan Shambal'ın mevkisinde oranın en büyük rahibi olan kişinin evinde olacak. Annesinin adı Sumathi olacak. Bütün bu nitelikler orada son avthar'da olacak.
1.Bhagwath puran vol 12 chapter 2 ashlok 21
2.Kalki puran chapter doctya ashlok 15
3.Bhagwath puran 12-2-18
4.Kalki chapter 2 ashlok 4 kalki puran chapter 2 ashlok 11

Chapter Six - The Age in which the Final Avatar will appear
According to the Indian scriptures the total time for the world is divided into four Ages.
1. Satya Yug, the age of truth. This is the first age and is 1,728,000 years long.
  1. Treta-Yug, This is the second age and is 1296000 yeras long.
  2. Dwaper- Yug, This is the third age and is 864,000 years long
  3. Kali-Yug, the age of sins. This is the fourth and last age and is 432000 years long.
Altıncı Bölüm - Son Avatarın Ortaya Çıkacağı Çağ
Hint kutsal metinlerine göre, dünya için toplam zaman dört Çağa bölünmüştür.
1.Satya Yug, Gerçeğin çağı. Bu ilk çağdır ve 1.728.000 yıl uzunluğundadır.
2.Treta-Yug, Bu ikinci çağdır ve 1.296.000 yıl uzunluğundadır.
3.Dwaper- Yug, Bu üçüncü çağdır 864.000 yıl uzunluğundadır.
4. Kali -Yug, Günahların çağı. Bu dördüncü ve son çağdır ve 432.000 yıl uzunluğundadır.

Generally speaking, people look to the future, for the arrival of an Avatar. But what is the use of an Avatar, if he comes after the world is destroyed, through the injustices of man? The answer to this is provided by the Bhagavat Geeta when it says, "Whenever religion suffers a total disregard and irreligion rules the day, an Avatar is sent. His task is to restore the prestige of the saintly people, crush all evil and re-establish religion."


(Genel olarak konuşursak), insanlar bir Avatar'ın gelişi için geleceğe bakarlar. Fakat insanın adaletsizlikleri ile dünya yok edildikten sonra gelirse, Avatar'ın amacı nedir? Buna cevap Bhagavat Geeta tarafından (şöyle) söylendiğinde verilmektedir: "Ne zaman din tümüyle hiçe sayılmaya uğrar ve dinsizlik tahakküm eder, (o vakit) bir avatar gönderilmiştir. Görevi, mübarek insanların saygınlığını yeniden kazanmak, tüm kötülükleri ezmek ve dini yeniden kurmaktır."



What needs to be ascertained is, whether the conditions which precede the coming of an Avatar have already existed in the world, in the global sense or not. It is certain that the Final Avatar is due to appear in the KaliYug of which more than 5070 years have passed. According to the Bhagabat Purana (12:2:17), the Final Avatar will arrive after some or most part of the KaliYug has expired. The general condition will be such that the primary motive of man will be his personal interests.

Secondly, we have to give due consideration to the statement that during the time of the Final Avatar, sword and horse will be used in warfare. We have quoted earlier from the Bhagabat Purana (12:2:19), where it says, "Adorned with eight qualities and riches, riding a swift horse given to him by the Angels, and with a sword in his hand, the saviour of the world will subdue all the miscreants." The present age is not the age of swords and horses. The age of swords and horses is definitely gone. Swords and horses were used about a thousand years ago. The Arabs started the use of gunpowder about 900 years ago. About the birth date of the Ultimate Sage, it is said that it will be the twelfth, of the bright fortnight, of the month of Madhav. - Kalki Purana (2:25).

Belirlemesi gereken (şey), bir Avatar'ın gelişinden önceki koşulların dünyada zaten var olup olmadığıdır, küresel anlamda ya da değil. Şu açıktır ki Son Avatar'ın Kali Yug (Kali çağı) içerisinde 5070 yıl geçtik sonra ortaya çıkması bekleniyor. Bhagabat Purana (12:2:17) 'ye göre, Son Avatar Kali Yug’un bir kısmının veya büyük kısmının geçip gitmesinden sonra gelecektir. Genel durum öyle olacak ki kişinin temel motivasyonu kişisel çıkarları olacaktır.

İkinci olarak, Son Avatar’ın zamanında savaşta kılıç ve atın kullanılacağı ifadesine dikkat etmek gerekir. Bhagabat Purana'dan daha önce alıntı yaptık (12:2:19), Orada diyor ki: "Sekiz nitelik ve zenginlikle süslenmiş, kendisine Melekler tarafından verilen hızlı bir ata binen ve elinde bir kılıçla, dünyanın kurtarıcısı bütün kötülere boyun eğdirir." diyor. İçinde bulunduğumuz  çağ, kılıçların ve atların çağı değildir.

Kılıç ve atların çağı kesinlikle geçti. Kılıçlar ve atlar yaklaşık bin yıl önce kullanıldı. Araplar yaklaşık 900 yıl önce barut kullanmaya başladı. En Yüksek/Nihai Bilge'nin doğum tarihi hakkında deniyor ki, aydınlık iki haftanın 12. (günü), Madhav aynın 12. (günü) olacak. - Kalki Purana (2:25).


Chapter Seven - The Place where the Final Avatar will appear
It is clearly mentioned in the Kalki Purana (2:4) that Shambhal is the place where the Final Avatar will be born. It is however not easy to describe a place by its name alone. Firstly we have to ascertain whether Shambhal is the name of the place or an adjective used to describe the place. Shambhal cannot be the name of any place. Had it been so, its location would have been mentioned in the scriptures. If Shambhal was located in India, a sage would have been born there 1400 years ago, as a deliverer of mankind. The birth of the Final Avatar is not an ordinary event. It must correspond with a major change in the world. Since that has not happened in India, we can safely say that Shambhal is not a place within the Indian domain. Therefore, it is necessary to analyse the meaning of the word Shambhal in an effort to locate the place.


One meaning of Shambhal is, 'a place where one gets peace and security'. 2. Another meaning is, 'that which attracts others' or 'that which confers distinction'. 3. A third meaning is, 'a place situated near water'.


Yedinci Bölüm - Son Avatarın Ortaya Çıkacağı Yer

Kalki Purana'da (2: 4), Shambhal'in Son Avatarın doğacağı yer olduğu açıkça belirtilmiştir. Bununla birlikte bir yeri yalnızca ismiyle tanımlamak kolay değildir. Öncelikle, Shambhal’ın yerin adı mı yoksa yeri tanımlayan bir sıfat mı olduğunu tespit etmeliyiz. Shambhal hiçbir yerin adı olamaz. Öyle olsaydı, onun yeri kutsal metinlerde anılmış olacaktı. Shambhal Hindistan'da olsaydı, 1400 yıl önce orada bir Bilge doğmuş olacaktı, insanlığın bir kurtarıcısı olarak. Son Avatar'ın doğması sıradan bir olay değildir. Dünyadaki büyük bir değişimle (birlikte) karşılığı olmalıdır. Bu (büyük değişim) Hindistan'da olmadığından, Shambhal’ın Hindistan’daki bir yer olmadığını, emin bir şekilde, söyleyebiliriz. Bu nedenle, onun yerini bulmak için Shambhal kelimesinin anlamını analiz etmek gerekir.



1. Shambhal'in bir anlamı, 'birisinin barış ve güvenlik elde ettiği bir yer'.

 2. Başka bir anlamı 'başkalarını çeken' ya da 'ayrım yapan'. 

3. Üçüncü bir anlam, 'suya yakın bir yer'.


some people may think that Shambhal actually means "to drain out water", and therefore the assumption of "a place near water" is wrong. the answer of this is that we are trying to locate a place , and in this context shambhal cannot merely mean "water" it has to be "a place near water." for example, "Ghosh of Ganges" does not mean Ghosh who lives on the water of Ganges, it means Ghosh who lives in a village on the banks of Ganges. The expression "Ghosh of Ganges" contains an indication about the place where Ghosh lives.

Bazı insanlar şöyle düşünebilir, Shambhal'in asıl anlamı "Suyu tahliye etmek/ suyu akıtmak" ve bu sebeple "suyun yakınında bir yer " olarak varsaymak yanlıştır. Bnun cevabı şudur, biz bir yerleşim yerinin mevkisini saptamaya çalışıyoruz ve bu bağlamda shambhal sadece "su" anlamına gelemez. Bu suyun yakınında bir yer olmak zorundadır. örneğin, "Ganj'ın Ghosh'u", Ganj'ın suyunda yaşayan Ghosh anlamına gelmez, Ganj'ın kıyısında bir köyde yaşayan Ghosh anlamına gelir. (Ghosh: Hindistan'ın belli bir bölgesinde yaygın olan bir soy isimdir.) "Ganj'ın Ghosh'u" ifadesi, Ghosh'ın yaşadığı yer hakkında bir işaret içerir.

So, from the above indications we can say that the place, where the Final Avatar will be born, is situated near water, it is a place which people are attracted to, and it is a place which gives peace and a sense of security. The places where Avatars are born are holy places, therefore the birth place of the Final Avatar must also be holy and free of jealousy and malice. In other words such a place must be a place for pilgrimage. A matter deserving special attention is, that one should not be under the false impression, that the Ultimate Sage must be an Indian, and his language must be Hindi or Sanskrit. Dress and language varies according to the country of origin and the period in which one is born. If     
Dolayısıyla, yukarıdaki göstergelere göre, Son Avatar'ın doğacağı yerin suya yakın olduğunu, insanların dikkatini çeken bir yer olduğunu ve huzur ve güvenlik hissi veren bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Avatarların doğduğu yerler kutsal yerlerdir, bu nedenle Son Avatar'ın doğum yeri de kutsal olmalıdır ve kıskançlık ile kötülükten arınmış olmalıdır. Başka bir deyişle, böyle bir yer bir hac yeri olmalıdır. Özel dikkat gerektiren bir mesele , bir kimsede olmaması gereken yanlış izlenim, şudur: Nihai bilgenin bir Hintli olmak zorunda olduğu ve dilinin Hintçe veya Sanskritçe olması gerektiği (Yani bu düşünce yanlış bir ön yargıdır). Kıyafet(i) ve dil(i), doğduğu ülkeye ve doğduğu döneme göre değişir.

    Sayfa 24
    it was necessary for all the Avatars to have the same dress, then the Avatars born in different countries of the world would have dressed in the same manner. But that did not happen. Avatars in different countries dressed themselves according to the custom of those countries and spoke the language of their country of origin. On the contrary, it is sheer ignorance and foolish to think that all the Avatars must be born in India. How can anyone say that God has created only India and not any other country? Or that God loves only India and not any other country. Therefore, the Ultimate Sage may come from any country outside India and may dress himself and speak the language prevalent in that country. It has been proved conclusively from the historical perspective that no Sage was born in India, thirteen or fourteen hundred years ago, in whom the characteristics of the Ultimate Sage could be found. In all the Puranas, Shambhal has been mentioned as the birth-place of Kalki Avatar. This subject will be dealt with in more details in the chapter called 'Muhammad as the Final Avatar'. [Note : It is mentioned in Vachaspattam that there are 60 idols in Shambhal. Many scholars have mentioned Laat, Manaat and Kanath among these idols. Muslim scholars say that Shambhal literally means Darul Amaan (Abode of Security) in Arabic, and there are 60 famous idols in it including Laat, Manaat and Kanath.]  
    Eğer bütün Avatarların aynı elbiseye sahip olması gerekseydi, Dünya'nın farklı ülkelerinde doğan Avatarlar aynı şekilde giyinmiş olacaktı. Fakat öyle olmadı. Farklı ülkelerdeki avatarlar kendilerini o ülkelerin geleneklerine göre giydirdiler ve doğdukları ülkenin dilini konuştular. Aksine, tüm Avatarların Hindistan'da doğması gerektiğini düşünmek tamamen cehalettir ve aptalcadır. Bir kimse Tanrı'nın sadece Hindistan'ı yarattığını başka herhangi bir ülkeyi yaratmadığını nasıl söyleyebilir? Ya da Tanrı'nın, başka hiçbir ülkeyi değil yalnızca Hindistan'ı sevdiğini (nasıl söyleyebilir?) Bu nedenle, Nihai Bilge Hindistan dışındaki herhangi bir ülkeden gelebilir ve kendisini o ülkede yaygın olan (elbise ile) giydirebilir ve o ülkede yaygın olan dili konuşabilir. Tarihsel perspektif açısından kesin olarak kanıtlanmıştır ki, bundan 13- 14 yüz yıl önce Nihai Bilgenin vasıflarını taşıyan bir bilge Hindistan 'da doğmamıştır. Tüm Puranalar'da, Shambhal, Kalki Avatar'ın doğduğu yer olarak anılmıştır. Bu konu 'Nihai Avatar Olarak Muhammed' başlıklı bölümde daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır. [ Not: Vachspattam'da ifade edildiğine göre Shambal'da 60 put vardır. Çoğu akademisyen Laat, Manaat ve Kanath'ı bu putlar arasında ifade etmiştir. Müslüman akademisyenler diyor ki, Shambal Arapça da tam olarak Darul Amaan 'ın (Emniyetin/Güvenliğin Evi) karşılığıdır ve içinde Laat , Manaat, Kanath dahil 60 adet tanınmış put vardır. ]

    Chapter Eight - The Age of Social and Religious Decline

    The advent of every great man is preceded by chaotic conditions. Or it can be said that whenever there is chaos in a human community, God sends a great man. About two thousand years ago the condition of India was very bad. It is mentioned in the history of ancient India that the final Age will be that of darkness and anarchy. That final Age has started from the fifth century A.D. In the Vedic period there was no idol-worship. According to R. C. Dutta, idol worship started much later. - (A History of Civilisation in India, vol 3, page 281). The priests in the temples fell into grave errors and started to dupe people of their wealth with ostentatious and often unnecessary religious practices. - (Ibid, page 283). In the Vedic period, equal right and respect was enjoyed by all Hindus. The caste system was introduced in the present age, which has caused all the divisions and discriminations. The class distinctions based on profession was a matter of choice in the Vedic period. In due time however, these differences became permanent boundaries in dividing the populace into fixed classes. As a result, it started to have an adverse effect on social unity and harmony. - (Ibid, page 303).  
    Bölüm Sekiz - Toplumsal ve Dini (anlamda) Düşüş Çağı
    Her büyük adamın ortaya çıkmasından önce kaotik koşullar gelir. Ya da denebilir ki ne zaman bir insan topluluğunda kaos varsa Tanrı ulu bir adam gönderir. Yaklaşık iki bin yıl önce Hindistan'ın durumu çok kötüydü. Antik Hindistan tarihinde, son Çağın karanlık ve anarşi çağı olacağı belirtiliyor. Bu son çağ MÖ beşinci yüzyıldan beri başlamıştır. Vedik dönemde puta tapınma yoktur. R. C. Dutta’ya göre, puta tapınma çok sonra başladı. -(Hindistan'da Bir Medeniyet Tarihi, cilt 3, sayfa 281) Tapınaklardaki rahipler, büyük hatalara düştüler ve gösterişli ve çoğu zaman gereksiz dini uygulamalarla insanları kandırmaya başladılar. -(Aynı kaynak, Sayfa 283). Vedik Dönemde (Vedalar döneminde) eşit haklardan ve eşit saygınlıktan tüm Hindistanlılar tarafından faydalanıldı. Tüm bölünme ve ayrımcılığa sebep olan Kast sistemi, halihazıdaki çağımızda yürürlüğe konuldu. Vedik dönemde (Vedalar döneminde) Mesleğe dayalı sınıf ayrımları bir tercih meselesiydi. Ancak zaman içinde bu farklılıklar, halkı sabit sınıflara bölmekte kalıcı sınırlar haline geldi. Sonuç olarak, Sonuç olarak, sosyal birlik ve uyum üzerinde olumsuz bir etkisi olmaya başladı. -(aynı kaynak, sayfa 303)

    Woman became a slave and an object of lust. - (Ibid, page 331). Laws were framed in favour of the higher classes. A Brahmin was never punished with the death sentence, even if he committed murder or was a merciless tyrant. If a man of the lower caste, committed adultery with a woman of the higher caste, he was sentenced to death. On the other hand, if the same crime was committed by a man of the higher caste, he would get away with a ransom of a small sum of money. If a person of the lower caste, tried to give advice to a person of a higher caste to abandon sinful acts, his face would be burnt with boiling oil; and if he abused a person of the higher caste, his tongue would be cut. - (Ibid, page 342-343). 

    Kadın, bir  köle ve şehvet nesnesi haline geldi. - (Aynı eser, sayfa 331). Kanunlar yüksek sınıflar lehine çerçevelenmişti. Bir Brahman, cinayet işlese veya acımasız bir tiran olsa bile, ölüm cezasıyla asla cezalandırılmazdı. Alt kasttan bir adam, yüksek kasttan bir kadınla zina etmişse ölüme mahkum edilirdi. Öte yandan, aynı suç daha yüksek kasttaki bir adam tarafından işlendiyse, küçük bir miktar para fidyesi ile yırtardı. Eğer alt kasttan bir kişi, günahkâr eylemlerden vazgeçmesi için daha yüksek kasttan bir kişiye tavsiye vermeye çalıştıysa, yüzü kaynar yağ ile yakılacaktı; ve eğer daha yüksek kasttan birine hakaret ederse, dili kesilirdi. - (Aynı eser, sayfa 342-343).

    Consumption of alcohol was very high among the kings. Even the queens indulged in lot of drinking. Adultery was widespread. (Ibid, page 469). Those who were in search of God would leave the society and go to the forests and mountains. On the other hand, worship of imaginary ghosts and demons was considered as religion.                                                           Godfrey Higgins says in his Apology for Mohamed (page 1), "Perhaps in no previous period had the empire of the Persian or the oriental part of the Roman Empire, been in a more deplorable or unhappy state than at the beginning of the 7th century. In consequence of the weakness of the Byzantine despots the whole frame of their government was in a state of complete disorganisation, of the most frightful abuses and corruption of the Priests. The Christian religion had fallen into a state of degradation scarcely at this day conceivable and such as would be absolutely incredible had we not evidence of it the most unquestionable. 

    Alkol tüketimi krallar arasında çok yüksekti. Hatta kraliçeler bile çokça içmişler. Zina oldukça  yagındı. (Aynı eser, sayfa 469). Tanrı'yı arayanlar, toplumu terk edip ormanlara ve dağlara giderlerdi. Öte yandan, farâzî hayaletlere ve şeytanlara ibadet, din olarak kabul edildi.                                         Godfrey Higgins, Apology for Mohamed (Mohamed için Özür) (isimli) eserinde (sayfa 1), "Belki de daha önceki hiç bir dönemde Pers imparatorluğunun ya da Roma İmparatorluğu'nun doğu  kısmının , 7. yüzyılın başlangıcındakinden   daha  içler acısı ya da daha mutsuz bir hali olmamıştır.

    The feuds and animosities of the almost innumerable sects had risen to the greatest possible heights; the whole frame of society was loosened, the towns and cities flowed with blood. Well indeed had Jesus prophesied when he said he brought not peace, but a sword." He adds further, "At this time, in a remote and almost unknown corner of Arabia, at a distance from civil broils which was tearing to pieces the Roman empire, arose the religion of Mohamed, a religion destined to sweep like a tornado over the face of the earth to carry before it empires, kingdoms and systems, and to scatter them like dust before the wind." - (Ibid, page 2).

    Neredeyse sayısız mezhebin kavgaları ve düşmanlıkları mümkün olan en yüksek noktalara yükselmişti; toplumun bütün yapısı gevşetildi/çözüldü, kasabalar ve şehirler kana bulandı.
    Gerçektende İsa (a.s) (vahye dayalı olarak)  önceden haber vermişti (prophereised), " barış getirmediğini ancak kılıç getirdiğini" söylemişti.  O (yazar) dahasınıda ekliyor, "Bu sırada , Arabistan'ın uzak ve neredeyse bilinmeyen bir köşesinde, Roma imparatorluğunu parçalayan sivil kargaşalardan uzak  bir mesafede, Muhammed'in dini ortaya çıktı, Bir din ki,  kaderinde impratorlukları, krallıkları ve  sistemleri bir kasırga misali önene katıp süpürmek vardı ve rüzgarın tozu saçıp savurduğu gibi onları dağıttı/saçıp savurdu. " - (Aynı eser, sayfa 2).

    History is witness to the fact, that before the advent of Muhammad, Christianity was invaded with all sorts of superstitions and irreligious practices. George Sale writes in the preface of his Translation of Holy Qur'an (page 25-26), "The priests living in the monasteries at that time destroyed religious unity. They abandoned peace, love and all good manners. They forgot the essential teachings of religion and in its place legislated imaginary laws and prohibitions, and thereby mutual squabbling became the order of the day. The Roman Catholics committed transgressions of all kinds and started idol-worship without shame."

    Tarih, Muhammed'in ortaya çıkmasından önce, Hristiyanlığın her tür batıl inanç ve dinsiz pratikle/dinsiz uygulama ile  istila edildiği gerçeğine tanıklık eder. George Sale, Translation of Holy Qur'an (Kur'an-ı Kerim'in Çevirisi)'nin önsözünde yazıyor (sayfa 25-26), "“O sırada manastırlarda yaşayan rahipler dînî birliği mahvettiler. Barışı, sevgiyi ve tüm iyi davranışları terk ettiler. Dinin temel öğretilerini unuttular ve onun yerine farazi  emir ve yasaklar yerleştirdiler  ve böylece karşılıklı kavga o günün vaziyeti oldu. Roma Katolikleri, her türden günahı işlediler ve utanmadan  idol(put) ibadetine başladılar. ”

    24


    Draper says in his The History of Struggle between Science and Religion, "In the times before Muhammad, idol-worship became part of Christianity, which then became a thoroughly distorted religion. As a result, instead of worshipping one God the Christians started to worship three gods, and elevated Mary to the position of God's consort."

    Draper, Bilim ve Din Arasındaki Mücadele Tarihi (isimli eser)inde diyor ki, "Muhammed'den önceki zamanlarda, idol(put) ibadeti Hristiyanlığın bir parçası oldu,  o zaman iyice çarpık bir din oldu. Sonuç olarak, bir tanrıya ibadet etmek yerine, hristiyanlar üç tanrıya ibadet etmeye başladılar ve Meryem'i Tanrı'nın eşi konumuna yükselttiler. ”

     Chapter Nine - Muhammad as the Final Avatar
     Primary evidences from the scriptures prove, that Kalki Avatar will ride on a horse and carry a sword. Needless to say, that the age of horses and swords is gone. The modern age is of jets and atomic weapons. So, we have to look for Kalki Avatar in the times that are in the past. In order to do that, let us look at the total situation of Muhammad, and examine the similarities between him and Kalki Avatar.

    Dokuzuncu Bölüm - Son Avatar olarak Muhammed
    Kutsal yazılardaki birinci derecedeki  kanıtlar, Kalki Avatar'ın ata bineceğini ve  bir kılıç taşıyacağını kanıtlıyor. Söylemeye gerek yok, atların ve kılıçların çağı geçti. Modern çağ jetlerin ve nükleer silahlarındır. Öyleyse Kalki Avatar için geçmiş zamanlara bakmak zorundayız. Bunu yapmak için, Muhammed'in genel durumuna bakalım ve onunla Kalki Avatar arasındaki benzerlikleri inceleyelim.

    1. He will ride a horse and carry a sword : It is said in the Bhagabat Purana (12:2:19), "Adorned with eight qualities and riches, riding a swift horse given to him by the Angels, and with a sword in his hand, the saviour of the world will subdue all the miscreants." We find that Muhammad received a heavenly steed from God called Buraq, riding which he made his holy journey, known as the Mi'raj or the Ascension, to the Heavens. Sir William Muir says in his Life of Mohamet (page 125), "He explained to Omme Hani, daughter of Abu Talib that during the night he performed his devotions in the temple of Jerusalem. He was going forth to make his vision known, when she conjured him not thus to expose himself to the derision of the unbelievers." Muhammad used to love horses. He owned seven horses. This is reported by Hakim Abul Barakat Abdur Rauf in his Asahus Siyar (page 595), and by Sulaiman in his Jamaul Fawaid (vol 2, page 179). In the Sahih of Imam Bukhari, it is reported by Anas that he had seen Muhammad riding a horse with a sword hanging by his side. It is also reported in Asahus Siyar (page 595) that Muhammad had a total of nine swords, one of them was called Zulfiqar, the others came down to him from his ancestors.

    1. O  bir ata binecek ve bir kılıç taşıyacak:  Bhagabat Purana'da (12: 2: 19) deniyor ki, "Sekiz nitelik ve zenginlikle süslenmiştir, kendisine Melekler tarafından verilen hızlı bir ata binen ve elinde bir kılıçla, dünyanın kurtarıcısı tüm kötülükleri bastıracak."  Biz (şu bilgiyi) bulduk,  Muhammed’e  Tanrı tarafından, Burak adında göksel bir at/binek  verilmiş,  Göklere yaptığı , Miraç veya yükseliş olarak bilinen kutsal yolculuğu sırasında (ona) biner. Sir William Muir, Life of Mohamet (isimli eserin) 'de  şöyle diyor (sayfa 125), "Ebu Talib'in kızı Omme Hani'ye, gece boyunca Kudüs tapınağında ibadetlerini gerçekleştirdiğini anlattı. O (kadın) O'na(Hz. Muhammed'e) kendisini inkarcıların alaylarına maruz bırakmaması için yalvardığında, O  (ise) gözlemini duyurmak için ilerliyordu." Muhammed, atları severdi. Yedi atı vardı. Bu, Hakim Abul Barakat Abdur Rauf tarafından Asahus Siyar (isimli eser)'inde bildirilmiştir (sayfa 595) ve Sulaiman tarafından onun Jamaul Fawaid'inde (cilt 2, sayfa 179). İmam Buhari’nin Sahih’inde, Anas (enes) tarafından bildirilmiştir ki ,  O, Muhammed’in yan tarafında bir kılıç olduğu halde   bir ata bindiğini görmüştür.   Asahus Siyar'da da bildirilmiştir ki (sayfa 595), Muhammed'in toplam dokuz kılıcı vardı. Bunlardan bir tanesi Zülfikar olarak adlandırılmıştı. Diğerleri  ona atalarından kalmıştır.

    2.  Teacher of the World : In the above mentioned verse, i.e. the Bhagabat Purana (12:2:19), we find that Kalki Avatar has been called 'the Saviour of the World', which in reality is synonymous to 'the Teacher of the World'. It denotes a person, who saves the fallen world with divine guidance. He is not the teacher of a particular people, he is the teacher of the entire mankind. Indeed, in the Qur'an, Muhammad has been commanded to declare this to the people. "Say : O men! I am sent unto you all, as the Messenger of God." - Sura A'raf (The Heights), verse 158. In another place, the Qur'an says, "Blessed is He Who sent down the Criterion to His servant (i.e. Muhammad), that it may be an admonition to all the worlds." - Sura Furqan (The Criterion), verse 1. It is therefore established that Muhammad indeed was the teacher of the entire world. 

    2. Dünya'nın Öğretmeni:  Yukarıda belirtilen ayette, yani Bhagabat Purana (12: 2: 19), Kalki Avatar'ın gerçekte “Dünya'nın  Öğretmeni” ile eşanlamlı olan “Dünya'nın Kurtarıcısı” olarak adlandırıldığını görüyoruz. Günahkar/Düşmüş olan  dünyayı ilahi rehberlikle kurtaran bir kişiyi gösterir. O belirli bir insanın öğretmeni değil, bütün insanlığın öğretmenidir.  Nitekim, Kuran'da Muhammed'e bunu halka bildirmesi emredilmiştir. “De ki: Ey insanlar! Ben hepinize gönderildim, Tanrı'nın elçisi olarak.” - Sure A'raf , ayet 158. (Elmalılı Meali: De ki: ey insanlar! Haberiniz olsun ben size, sizin hepinize Allahın Resulüyüm, o Allah ki bütün Semavat-ü Arzın mülkü onun, ondan başka ilâh yok, hem diriltir hem öldürür, onun için gelin iyman edin Allaha ve Resulüne, Allaha ve Allahın bütün kelimatına iyman getiren o ümmî Peygambere, ve ittiba' edin ona ki bu hidâyete irebilesiniz.)  Başka bir yerde, Kuran der ki, "O'nun şanı yücedir(Tebareke) ki O,  doğru ile yanlış ayırt edici kriterleri(the Criterion/Furkan) Hizmetkârına (yani, Muhammed'e) gönderendir, ki tüm alemlere bir uyarıcı olsun. " - Sure Furkan , ayet 1 (Diyanet meali: Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân’ı indiren Allah’ın şanı yücedir. )(Elmalılı Meali: «Tebarek» ne yüce (feyyaz)dır o ki bütün âlemine bir nezîr olsun diye kuluna fürkanı indirdi ) Bu nedenle, Muhammed'in gerçekten de tüm dünyanın öğretmeni olduğu tasdik edilmiştir.

    3. He will subdue the Wicked : It is said about Kalki Avatar that he will subdue the wicked. Historically speaking, it applies to Muhammad alone. The Qur'an does enjoin the believers to fight against all forms of tyranny, because when the Unitarians proclaimed the Oneness of God, they were subjected to immense misery and torture and were driven out of their homes. It was Muhammad, who purified the bandits and miscreants and established them on the path of truth. His people mixed up the worship of One true God with the worship of their own false gods. It was then Muhammad, who cleared the deck, of every variety of idol worship. The meaning of the word Islam, is to obey the commands of God. One who does not give due regard to the commandments of God, is rightly called an atheist or a Kafir (an unbeliever). Muhammad was born at a time when the whole world was in the grips of anarchy and the rule of the wicked. In the East, a Persian emperor named Kaikobad had promulgated a rule that everyone had an equal right on wealth and women, i.e. no individual could lay a personal claim on any property or any woman. - (Seeratun Nabi, part 4, page 215). As a result the whole country was sunk in the quagmire of the most horrible form of adultery. Muhammad is the person, whose disciples conquered Persia in due course, and freed the people from the horror of such abomination, and thereby re-established the dignity of religion.

    3. O, kötülüğü/kötü kimseleri  bastıracak/boyun eğdirecek(subdue): Kalki Avatar hakkında deniyor ki, O, kötülüğü/kötü kimseyi bastıracak/boyun eğdirecek.  Tarihsel olarak konuşursak, bu sadece Muhammed için geçerlidir. Kuran, her türlü zulme/tiranlığa(tiranny)   karşı savaşmayı emreder. Çünkü Tevhitçiler(Unitarians), Tanrı'nın Birliğini ilan ettiğinde, büyük bir yoksulluğa ve işkenceye maruz kaldılar ve evlerinden/yurtlarından çıkarıldılar.  Haydutları/eşkiyaları ve kötü kimseleri temizleyen ve onları hakikat yoluna yerleştiren Muhammed'di.  Onun halkı, Gerçek Tanrı'nın ibadetini kendi sahte tanrılarının ibadetiyle karıştırmıştı. Sonra Muhammed geldi, ortalığı her türlü idol(put) ibadetinden arındırdı. İslam kelimesinin anlamı, Allah'ın emirlerine itaat etmektir. Tanrı'nın emirlerine saygı göstermeyen birine haklı olarak ateist ya da Kafir (inanmayan) denir.  Muhammed öyle bir zamanda dünyaya geldi ki, tüm  Dünya  anarşinin kıskacında idi ve kötülük/kötü kimseler hüküm sürüyordu.  Doğu'da, Kaikobad adlı bir Pers imparatoru, herkesin servet ve kadınlar üzerinde  eşit haklara sahip olduğu kuralını getirmişti. Başka bir değişle, hiçbir birey hiçbir mülk veya herhangi bir kadın hakkında kişisel bir hak iddiasında  bulunamaz. - (Seeratun Nabi, bölüm 4, sayfa 215). Bunun sonucu olarak, tüm ülke en korkunç zina biçiminin bataklığında battı. Muhammed o kimsedir ki, onun havarileri  zamanla Pers ülkesini fethetmiş, insanları bu iğrençliğin korkusundan kurtarmış ve böylece dinin saygınlığını yeniden tesis etmişlerdir.

    4. He will be born in the city of Shambhal, (Kalki Purana 2:4), in the house of the chief priest. His father's name will be Vishnu-Yash (Bhagabat Purana, 12:2:18). We have seen earlier that the meaning of Shambhal is 'house of peace and security'. The city of Makka is known in Arabic as Darul Amaan which also means 'house of peace and security'. Therefore, it is proved that the place of birth of both Muhammad and Kalki Avatar is the same.

    4. O, Shambal isimli şehirde doğacak, (Kalki Purana 2:4), baş rahibin evinde. Onun babasının adı Vishnu-Yash olacak (Bhagabat Purana, 12:2:18). Shambhal'ın anlamının 'barış ve güvenlik evi' olduğunu daha önce görmüştük. Mekke şehri, Arapça'da 'barış ve güvenlik evi' anlamına gelen Darul Amaan olarak da bilinir. Bu nedenle, hem Muhammed'in hem de Kalki Avatar'ın doğum yerinin aynı olduğu kanıtlanmıştır.

    5.  It is a fact that Muhammad was born in the house of the chief priest of Kaaba, which is the name of the place of worship in Makka. 

    5. Şu bir gerçektir ki,  Muhammed, kabe'nin baş rahibinin evinde doğmuştur. Kabe, Mekke'de ki ibadet yerinin ismidir. 

    6.  Kalki Avatar's mother and father : His mother's name will be Sumati, (Kalki Purana 2:4 and 2:11), which means gentle and thoughtful. Muhammad's mother was Aamina, which in Arabic has the same meaning. His father's name will be Vishnu-Yash (Bhagabat Purana, 12:2:18), which means worshipper of Vishnu, i.e. God. Muhammad's father was Abdullah, which means obedient of Allah, i.e. God. 

    6.Kalki Avatar'ın anne ve babası : Onun annesinin adı Sumati olacak(Kalki Purana 2:4 ve 2:11), bu nazik ve düşünceli demektir. Muhammed'in annesi, Arapçada aynı anlama gelen Aamina idi. Babasının adı Vishnu-Yash olacak(Bhagabat Purana, 12:2:18), bu, Vishnu'nun tapanı anlamına gelir, (Vishnu) Tanrı ile aynı anlamdadır. Muhammed'in babası Abdullah idi, bu, Allah'a itaat eden anlamına gelir, Tanrı ile aynı anlamdadır.

    7.  He will be the Antim or Final Avatar : In the Bhagabat Purana (1:3:24), Kalki Avatar has been described as the last of all the Avatars. It is interesting to note that the Qur'an also declares Muhammad as the last of all the Messengers. That is why Muslims do not accept the idea of any other Messenger after Muhammad. In books like Vachaspattam and Shabd Kalpataru, a couple of

    7. O, Antim veya Nihai Avatar olacak: Bhagabat Purana'da (1: 3: 24) Kalki Avatar, bütün Avatarların sonuncusu olarak tanımlanmıştır. Şunu belirtmek ilginçtir ki,  Kur'an da  Muhammed'in tüm Elçiler'in sonuncusu olduğunu ilan eder.  Bu nedenle Müslümanlar, Muhammed'den sonra başka bir Elçi fikrini kabul etmiyorlar. Vachaspattam ve Shabd Kalpataru gibi kitaplarda, Kalki kelimesi için birkaç anlam verilmiştir.

    sayfa 25


    meanings have been given for the word Kalki - one who eats pomegranate and one who washes away disgrace. Muhammad used to eat pomegranate and date. He did indeed eradicate disgraces like taking partners with God and disbelief in God.

    (bunlardan) birisi, nar yiyendir ve biriside  rezaleti uzaklaştıran/temizleyen kişidir. Muhammed, nar ve hurma yerdi. Gerçekten de o,  Tanrı'ya ortak koşma ve Tanrı'ya inanmama gibi utançları yok etmiştir.

    8. He will go towards the North and then come back : It is said in Kalki Purana that Kalki Avatar will go to the mountain, where he will receive knowledge from Parshuram, then go towards the North, and then make a come-back. Muhammad did go to the mountain. There he received knowledge from Gabriel, and the Qur'an started to descend upon him. A few years after that, he went North to Madina. Finally, he made a victorious come-back to Makka.


    8. Kuzeye doğru gidecek ve sonra  geri gelecek:  Kalki Purana'da deniyor ki, Kalki Avatar dağa gidecek, Orada Parshuram'dan bilgi alacak, sonra Kuzeye doğru gidecek,  ve sonra bir geriye dönüş yapacak. Muhammed dağa gitti. Orada Cebrail'den bilgi aldı ve Kuran onun üzerine inmeye başladı. Bundan birkaç yıl sonra Kuzey'e, Medine'ye gitti. Sonunda Mekke'ye  muzaffer (olarak) bir geri dönüş yaptı.







      

2 yorum:

  1. Budizm'in kutsal şahsiyeti Siddhartha Gautama (Buda)'ın da bir peygamber olabileceğine dair ciddi düşüncelerim var. Budizm hakkında bilgi edinirken İslam ve Hristiyanlık ile olan benzerlikleri o kadar dikkatimi çektiki. Buda'nın yaşantısını okurken sanki bir İsa, bir Musa, bir Muhammed gördüm. Tıpkı bu insanlar gibi Budada öğretisini yaymak adına büyük mücadele veriyor. Buda'nın öğretileri İslam'ın öğretileriyle çok benzerlik gösteriyor. Örneğin zinayı, hırsızlığı, yalan söylemeyı vs. yasaklıyor. Sarayda doğmuş soylu Buda, otuzlu yaşlarında inzivaya çekiliyor. Altı yıl inzivanın ardından kendisinin aydınlandığını söylüyor. Sanırım bu "Aydınlanma" diye bahsedilen şey İlahi vahiy; o dönem adam kırk ile otuz yaşının arasında. Peygamberlik görevi de hep bu yaşlarda verilmemiş miydi? O Aydınlanmanın ardından beş arkadaşına bu "Aydınlanma" olayından bahsediyor, mücadelesi de ondan sonra başlıyor. Orta yolu bulmayı temel kaidelerden biri edinen İslam dini gibi, Buda da öğretilerinde orta yolu bulmaya ehemmiyet gösterilmesini söylüyor. Ne o dönem Hinduları gibi çileci (asketik) bir yaşam sürülmesini, nede çok sapkın olup taşkınlık yapılmaması gerektiğini, en doğrusunun bu ikisi arasındaki orta yolu bulmak olduğu üzerinde duruyor. Budizmin Buda öldükten sonraki tarihini incelediğimiz zamanda gene bir Yahudilik, Hristiyanlık, İslam görüyoruz; yani en azından ben öyle gördüm. Tıpkı o dinlerin kutsalları öldükten sonra yaşadıkları tahribatların, çekişmelerin, bölünmelerin benzerini Budizmde görüyoruz.
    Şu an Budizm'e baktığımız zaman tabiki de İslam'dan çok daha farklı bir din görüyoruz. Genelde Asya'nın, özelde Hindistan'ın hakim dini ekolüne baktığımız zaman Spritualistik dinlerin revaçta olduğu aşikar. Bu itibarla Budizm'in de Asyadaki yaygın dini ekollerle, özellikle Hinduizmle etkileşim içine girip zaman içinde tahrif edildiğini, Buda'nın öğretilerinden çokça saptığını düşünüyorum; tıpkı Musa'dan, İsa'dan, Muhammed'den sonra olduğu gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dr. Ved Prakash 'ta kitabında Budha'ya belli bir başlık ayırmıştı. Onun da geleceğe dair müjdesinin Hz. Muhammed'e baktığı düşünülüyor.

      Sil