Mezopotamya'da bulunmuş tarih öncesine ait (yazı öncesi döneme ait) bazı heykelcikler Anunnaki mitolojisini istismar edenler tarafından bir kanıtmış gibi kullanılmaktadır. Aşağıda Dr. Michael S. Heiser'ın konu hakkındaki kısa cevabını izleyebilirsiniz.
Türkçe Çevirisi:
Bana sık sık, şu ifade edilmiş olanların resimleri gönderiliyor ve bizim gözümüze bir çeşit yılan gibi görünen kadın figürü, bir çeşit heykelcik veya put ya da Mezopotamya'dan bir şey şuna benzer bir notla birlikte (gönderiliyor): aha, biliyorsunuz burada bir Anunnaki var, gezegeni kontrol eden Anunnaki veya reptilian(sürüngen) ırkı, vs. vs. vs. Hoş.
Bu figürler aslında çok iyi biliniyor. Bunlar birçok durumda Mezopotamya arkeolojisinde Ubaid veya Cemdet Nasser dönemi olarak adlandırılan yerden geliyor. Antik astronot teorisyenleri için sorun, bu figürlerin hepsinin tarih öncesine ait olmasıdır. Sadece Google'a gidin, biliyorsunuz, internette Google(a) Ubaid U - b - a - i - d (yazın) ve (ilaveten) yılan veya sürüngen veya benzeri bir şey yazın, heykelciklerle ilgili arama yapın onlar hakkında bilgi edineceksiniz. Bunların hepsi tarih öncesi alanlar, yani tanım gereği yazıdan önce üretilmişler ve oraya yerleştirilmişler. Bu neden önemli çünkü hiçbir zaman bu figürinlerin tanımlandığı tek bir yazı parçası, tek bir tablet, tek bir satır, küçültülmüş tek bir parça, hiçbir şey olmadı. Mezopotamya arkeolojisinde, alanın tarihinde, bu heykelcikleri Anunnakilerle ilişkilendiren hiçbir kanıt yok. Tamamen uydurma bir bağlantı. Yani doğrudan doğruya temel bir sorunla karşı karşıyasınız. Hiçbir fikrimiz yokken bu heykelcikleri Anunnaki ibadetinin kanıtı olarak kullanamazsınız, en azından Mezopotamyalıların ne söylediğini veya bu durumda ne söyleyemediğini umursarız. Çünkü henüz yazamıyorlardı. Mezopotamyalıların bize ne bıraktığını umursarsak, buna saygı göstereceksek, bu iddiaları ortaya atamayız; bu iddiaların kanıt kayıtlarında hiçbir dayanağı yoktur. Bu öyle bir şey ki, malum fikirleri destekleyen insanlar asla karşımıza çıkmıyor veya izleyicilerinin hatırına uygun bir şekilde (bizi) görmezden geliyorlar. Çünkü sizin şuna inanmanızı istiyorlar: vay canına, bazı arkeologlar anunnaki bulmuşlar. Hoş.
Hayır, daha sonra sürüngen kafasına veya yılan figürüne benzeyen bir figür buldular ve yılan ikonografisi, yılan putları ve benzeri şeyler antik Yakın Doğu'da oldukça yaygındır ve bunun sebeplerinin oldukça basit olduğunu düşünüyorum. Yılan, genellikle şifa, yeniden doğuş ve yaşamla ilişkilendirilen bir figür olarak görülmüştür ve bunun nedeni basittir. Bilim öncesi bir kültürle karşı karşıyasınız ve onlar için bir yılanın derisini değiştirdiğini gördüklerinde bu yeniden doğuştan söz eder. Sanki yeniden doğuyor, rejenere olmuş oluşu (onu) yeniliyor. Böylece doğal olarak yenileyici gücün, şifa gücünün ve yenilenmenin sembolü haline geldi. Bu yüzden yılan figürlerinin bu şekilde kutsallaştırılması benim için hiçte şaşırtıcı değil fakat aslında onları anunnakilerle herhangi bir şekilde ilişkilendiren hiçbir kanıt yok ve bu da tam anlamıyla Sitchin'in uydurduğu bir başka husus.
Konu ile İlgili Diğer Bulgular ve Argümanlar
Yılan başlı olduğuna emin miyiz?
Öncelikle herkesin bu heykeli yılana benzetmediğinin altını çizmek istiyorum. Aşağıda Pennsylvania Üniversitesine bağlı bir sayfada bu heykelin resimleri sunulmuş ve altındaki açıklama yazısında hiçte yılana benzetilmemiş.
Figure 26. Archaic feminine clay figurines of al-‘Ubaid period, with bird-like heads and bitumen wigs
Museum Object Numbers: 31-16-733
Çevirisi: Şekil 26. El-Ubeyd dönemine ait kuş benzeri başları ve bitüm perukları olan arkaik kadın kil figürinleri
)
Sümerlerin Neden Haberi Yok
Ord. Prof. Benno Landsbergerin makalesinde kullandığı şemayı alıntılıyorum Mezopotamyada ki dönemlere dikkat çekmek istiyorum:
Yılan başlı olduğu iddia edilen heykeller Ubeyd (Obaid/Ubaid) döneminden geliyor. Sümerlerin Mezopotamyaya dışardan geldikleri ve mevcut kültürle kaynaşarak yeni bir sayfa açtıkları kabul ediliyor. prof. Landsberger bu kabulün dayanaklarını yazmış olduğu üçlü bir makale dizisinde ifade etmiş bulunuyor. İlk şehir devletleride ilk yazıda Sümerler döneminde bulunuyor. Burada dikkat çekmek istediğim husus şu:
Yılan başlı olduğu söylenen heykeller Sümer öncesi döneme ait. Sümerlerde ise hiçbir yılan başlı heykele rastlanmış değil. Hatta mitolojilerindeki tanrıların tamamına yakını insan şeklinde düşünülmüş. internette popüler olan kartal başlı adamlar ise Akadlara aitler. Sümer mitolojisinde hiçbir yılan başlı adama rastlanmaması neden önemli? Anunnaki terimi Sümer mitolojisindeki tanrılar için kullanılıyor ve bu durumda yılan başlı bir anunnnaki yoktur diyebiliriz. Dahası eğer yılan başlı uzaylılar Mezopotamya 'ya gelipte insanlar onları gördükleri için bu heykelciği yapmış olsalardı herhalde Sümerlerde de yılan başlı bir anunnaki olurdu. Sümerlerin Mezopotamyaya gelerek Ubeyd kültürüyle kendi kültürlerini birleştirip yeni bir sayfa açtığını yeniden hatırlatıırım. Eğer Ubeyd döneminin sözde yılan başlı heykelinin ardında uzaylı/reptilian iddiasının kast ettiği cinsten bir gerçeklik olsaydı Sümerlerinde mitolojisinde buna rastlanması beklenirdi. Evet soru açık: Sümerlerin neden yılan kafalı , uzaylı, sözde tanrılardan haberi yok? Maalesef internette bu heykelcikler anunnaki heykeli olarak insanlara tanıtılıyor.
Bu bölümde söylediklerimi desteklemesi için prof. Benno Landsbergerin makalesinden ilgili bölümü alıntılıyorum:
Tanrılar sisteminin inkişafını heyeti umumiyesiyle alacak olursak, bu sistem bize halâ bir mucize, çözülmemiş bir muamma kalmaktan ileri gidemez. Ay şehri olan Ur'da Cemdet - Nasr devrinde ay'a ait hiç bir sembol yoktur, ve yine meselâ gök tanrısı ile kızının tapıldığı Uruk şehrinde de Cemdet - Nasr devrinde, onlara ait hiç bir sembole rastlanmaz. Bilâkis bu devirde iki şehirde de (Dergi, II. cild, S. 421 de söylediğimiz gibi) totemistik mücerred remizler vardır. Er - hanedan devrinden itibaren tanrılar istisnasız olarak insan şeklinde tasvir edilmeğe başlanırlar. Bey veyahut sahibe ünvanlarını taşırlar. Bu ünvanı taşımayan yalnız dört tanrı vardır. Bunlar temsil ettikleri objenin ismini bey veya sahibe ünvanı almaksızın taşırlar. Bu dört tanrının ismi, sema, güneş, ay ve fırtınadır. Mamafi bu dört tanrı da insan olarak tasvir edilirler.
kaynak:https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2152392 SÜMERLERİN KÜLTÜR SAHASINDAKİ BAŞARILARI Prof. Dr. B. Landsberger
Antik Mısırlıların Yılan Kafalı Adamları
Antik Mısırlıların kendi yazı sistemleri olduğu için çizdikleri yılan kafalı adamlarla neyi kastettiklerini biliyoruz. Ölüler için hazırladıkları kitabelerde çizdikleri bu yılan başlı figürlerin, öbür dünyada ölünün muhatap olacağına inandıkları ilahi varlıklar olarak düşünülmüş olduğunu görüyoruz. Çizimler yazılı açıklamayla desteklendiği için bundan emin olabiliyoruz. Yani Antik Mısırlıların yılan başlı adam tasvirleri uzaylıları değil inançlarındaki ilahi/ruhani varlıkları anlatıyor. Şu halde yazısı olmayan Ubeyd döneminin Mezopotamyalıları da benzer inanışlarla ruhani yada ilahi varlıkları kastederek heykelciklerini hazırlamış olamaz mı?
Aşağıda Antik Mısırlıların yılan başlı adam tasvirlerine dair örnekler sunulmuştur:
Wikipedia’nın “Nehebkau” başlıklı makalesinde söylenenleri alıntılıyorum. Resimlere ve tasvirlere dikkat edin lütfen.
Nehebkau (aynı zamanda Nehebu-Kau olarak da yazılır), eski Mısır mitolojisindeki ilkel yılan tanrısıdır. Başlangıçta kötü bir ruh olarak görülmesine rağmen, daha sonra ölümden sonraki yaşamla ilişkili bir cenaze tanrısı olarak işlev görür.
Nehebkau nihayetinde güçlü, yardımsever ve koruyucu bir tanrı olarak
kabul edildi. Geç mitolojide, güneş tanrısı Re'nin bir arkadaşı
ve ölen Kral'ın bir görevlisi olarak tanımlanır. Güneş tanrısıyla çok yakından
ilişkili olduğu için, korunmak için adı sihirli büyülerle çağrıldı.
Festivali Orta ve Yeni Krallıklar boyunca
geniş çapta kutlandı.
İsim
Nehebkau'nun adı - aynı zamanda Neheb-Kau[1] ve Nhb-K3w[2] olarak da yazılmıştır - Mısırbilimciler
tarafından pek çok şekilde çevrilmiştir. Bu çeviriler şunları içerir:
"Ka'yı veren";[2] "ruhları kontrol eden kişi";[1] "çiftlerin altüst olması";[3] "ruhların toplayıcısı";[2] “mal ve yiyecek tedarikçisi”[2] ve “haysiyet bahşedicisi”.[4]
Mitoloji
Nehebkau, Mısır mitolojisinin “orijinal yılanıdır”[5] ve hem eski hem de ebedi bir tanrı olduğuna
inanılıyordu.[2] Ara sıra oğlu olarak temsil edilmesine
rağmen Serket,
Renenutet ve Geb'in hangisinin
çocuğu olduğu kesin değildir.[2] Re ve Atum'un ibadet
merkezi olan Büyük Heliopolis Tapınağı'nda yaşadığına inanılıyordu.[2]
Nehebkau, çağdaş Mısırbilimci ve yazar Richard Wilkinson'ın şeytani
kökenlerine ve yılan benzeri niteliklerine itibar ettiği oldukça güçlü bir
tanrıdır.[1] Bir efsanede yedi kobrayı yuttuktan sonra,
Nehebkau hiçbir sihir, ateş veya sudan zarar görmediği söylenir.[1] Erken bir efsanede, ateşi soluma yeteneğini
gösterir.[6] Nehebkau ilk olarak Piramit
Metinlerinde[1] öbür dünyada insan ruhlarını yiyen kötü, uzun ve
dolambaçlı bir yılan olarak tanımlanır.[3] Bu bağlamda, güneş tanrısının[4] düşmanı olduğuna inanılıyordu ve Re'nin
Nehebkau'nun birçok kıvrımından kaçmak için rüzgarla itilebilecek güneş
teknelerini yaptığı söyleniyordu.[2]
Nehebkau daha sonra diğer tehlikeli tanrılar arasında[3] Maat Mahkemesindeki kırk iki yargıçtan biri
olarak[4] ölen ruhların masumiyetini yargılayarak
onurlandırıldı.[1] Ek olarak, oryantalist Profesör Wilhelm Max
Muller, Nehebkau'nun yeraltı dünyasının kapılarını kişisel olarak koruduğunu
anlatıyor.[3]
Bir yılan tanrısı olarak Nehebkau aynı zamanda tehlikeli, öfkeli ve korkutucu
bir iblis olarak da kabul edildi.[6]
Tabut Metinlerinde ise antik tanrı Atum tırnağını
Nehebkau'nun omurgasındaki bir sinire dayayarak kaotik ve korkutucu doğasını
yatıştırır.[2]
Tabut Metinleri boyunca ve sonrasında Nehebkau, tanrılar ve insanlar tarafından
arkadaş olabilecek ve hizmete girebilecek yardımsever ve yardımsever bir tanrı
olarak kabul edilir.[4] Bu dönüşümden sonra, güneş tanrısı Re'nin[2] hizmetçisi ve ortağı olarak görünür ve ölen
Kral'a ölen Kral'a yiyecek ve yardım sağladığı söylenir.[7] Bu pozisyonda ve Re'nin ortağı olarak giderek
daha güçlü ve önemli hale geldi.[2]
Mısır mitolojilerinde çoğunlukla bu barışçıl biçiminde ortaya çıkmıştır[4] ve genellikle dini ritüellerde, muskalarda ve
büyülerde koruyucu bir tanrı olarak çağrılmıştır.[4]
İkonografi
Nehebkau en çok Antik Mısır sanatında, oymalarında ve
heykellerinde[8] insana benzeyen bir yılan olarak temsil edilir.
Kısaca yarı insan ve yarı yılan denebilir.[9]
Metropolitan Sanat Müzesi'nde bulunan Ptolemaik dönemden bir Nehebkau figürü. Bir insan vücudu ve yılan başı ve kuyruğu ile görünür, bir koruma sembolü olarak Wedjat gözünü tutar.
Bununla birlikte, ilk metinler ve mitolojiler genellikle Nehebkau'yu uzun
gövdeli ve çoklu kıvrımlı tam bir yılan[1] olarak temsil ediyordu.[7] Muhtemelen koruyucu niteliklerine ve güçlü
doğasına atıfta bulunarak, genellikle ilahi tahtların yanlarında görünen bu biçimindedir.[1]
Daha sonraki dönemlerde, başı ve kuyruğu yılan olan bir insan[7] veya insan kolları veya bacakları olan bir yılan
olarak yarı antropromofize bir biçimde ortaya çıktı.[7] Bu formda muskalar, küçük heykeller ve
plaketlerde,[1] öbür dünyadaki işlevini yansıtan kolları
"yiyecek ve içecek için küçük kaplar sunmak için ağza kaldırılmış"
olarak görünür.[4]
Nehebkau makalesinde sunulan bilgiler hayli tatmin edici olsa da bir kaç örnek daha sunmak istiyorum. Bunlarında tabut resimlerinde veya mezar yazıtlarında çizilmiş olduklarına dikkat ediniz.
Triple-headed serpent deity and bovine deity in the Hall of Truths, Book of the Dead of Inaros [Saite Period | Garstang Musem of Archaeology | Acc. No. 2017/34/1]
Merhabalar Engin bey, Dinlerin evriminde "Semavi dinler Sümer kökenli mi" yazınıza devam edecek misiniz?
YanıtlaSilMerhabalar. Vazgeçmiş değilim ama ne zaman kısmet olur bilmiyorum. Tamamlamak istediğim ve öncelik vermek istediğim başka konularda var. Bir süredir blogla pek ilgilenemiyorum da...
Sil