Kudüs’ün batısında yer alan ve Kudüs’ün merkezine yaklaşık 25 km uzaklıkta olan Khirbet Qeiyafa isimli arkeolojik bölgede yapılan kazılar Eski Ahit'te ismi Shaaraim olarak geçen kentin bulunmasını sağlamış gibi görünüyor. Kentin kendisinde bulunan özelliklerle birlikte birde yazıt bulunmuş oldu ki bu yazıt, Talut’un kral olmasıyla ilişkiliymiş gibi görünüyor. Qeiyafa şehrinin özelliklerinden ve bulunan yazıtla ilgili detaylardan bahsetmeden önce Kur'an'da ve Eski Ahit'te Talut’un kral olduğu döneme dair neler söylendiğini kısaca hatırlatmak istiyorum.
Bakara suresi Mealinden:
﴾246﴿
Mûsâ’dan sonra İsrâiloğulları’nın ileri gelenlerini görmedin mi? Peygamberlerinden birine “Bize bir hükümdar gönder de Allah yolunda savaşalım” dediklerinde o, “Üzerinize savaş farz kılındığında savaşmayacağınızdan korkarım” cevabını verdi. “Yurtlarımızdan ve çocuklarımızdan uzaklaştırıldığımız halde Allah yolunda savaşmayıp da ne yapacağız?” dediler. Üzerlerine savaş farz kılınınca da, içlerinden azı müstesna, yüz çeviriverdiler. Allah zalimleri iyi bilmektedir.
2:247 -
Peygamberleri onlara: "Allah, size hükümdar olmak üzere Talût'u gönderdi." demişti. Onlar: "Ona bizim üzerimize hükümdar olmak nereden geldi? Oysa hükümdarlığa biz ondan daha lâyıkız, ona maldan bir genişlik, bir bolluk da verilmemiştir." dediler. Peygamberleri de "Onu sizin başınıza Allah seçmiş ve ona bilgi ve vücut bakımından bir güç, bir genişlik vermiştir." dedi. Hem Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir, o her şeyi bilir.
2:248 -
Peygamberleri, onlara şunu da söylemişti: Haberiniz olsun, Onun hükümdarlığının alâmeti, size o tabutun gelmesi olacaktır ki onda Rabbinizden bir sekine (sükûnet, gönül rahatlığı), Musa ve Harun ailelerinin bıraktıklarından bir bakiyye (kalıntı) vardır. Onu melekler getirecektir. Eğer iman etmiş kimselerden iseniz, bunda sizin için kesin bir ibret, bir alâmet vardır.
2:249 -
Talut, ordu ile hareket edince dedi ki: "Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan içerse, benden değildir. Kim de onu tatmazsa, işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka (bu kadarına ruhsat vardır)." Derken içlerinden pek azı hariç, hepsi de varır varmaz ondan içtiler. Talut ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde. "Bizim bugün, Calut ile ordusuna karşı duracak gücümüz yok." dediler. Allah'a kavuşacaklarına inanıp, bilenler ise şu cevabı verdiler: "Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah, sabırlılarla beraberdir."
2:250 -
Calut ve ordusuna karşı savaş meydanına çıktıkları zaman da şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!"
2:251 -
Derken, Allah'ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut'u öldürdü ve Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi ve ona dilediği şeylerden de öğretti. Eğer Allah'ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir.
Diyanetin tefsirinde, 247. Ayetin tefsir sayfasında şunlar yazmaktadır:
“Eski Ahid’in I. Samuel kitabında (8-11) anlatılanları tarihî bilgilerle tamamlayan araştırmacılara göre Hz. Mûsâ’dan sonra onun yerini alan Yûşa’ b. Nûn, çeşitli şehirlerde yaşayan İsrâiloğulları’nın her bir boyuna (sıbt) bir hâkim tayin etmişti, bunların arasında peygamber olanlar da vardı. Samuel peygamber zamanına kadar devam eden bu döneme “hâkimler dönemi” denilmektedir. O döneme kadar İsrâiloğulları Amâlike, Midyanîler, Ârâmîler ve Filistinliler’le savaşıp durdular. Kimi zaman onlar kimi zaman bunlar galip geliyorlardı. Aynı zamanda hâkim olan Samuel peygamberinyaşlandığı günlerde Gazze yakınlarında Filistîler’le yaptıkları bir savaşta büyük bir mağlûbiyete uğradılar ve çok önem verdikleri kutsal sandığı da (tabut) düşmana kaptırdılar. İleri gelenler peygamberlerinin yaşlanmış, hâkim tayin ettiği iki oğlunun da beceriksiz ve adaletsiz olduğunu, başlarına gelenlerin sebepleri arasında saydıkları için kendisine gelerek, düşmanlarında olduğu gibi kendilerine de bir hükümdar tayin etmesini istediler. Bunun üzerine Peygamber Samuel, Allah Teâlâ’nın bildirmesiyle Tâlût’u bulmuş ve takdis ederek İsrâiloğulları’na hükümdar tayin etmiş ve böylece hâkimler dönemi sona ermiş, krallar dönemi başlamıştır (m.ö. 1095). Tâlût uzun boyundan dolayı bu lakapla anılır. Asıl adı ise Saul b. Kays’tır (Neccâr, Kısasu’l-enbiyâ, s. 303 vd.; İbn Âşûr, II, 487-489).” (https://kuran.diyanet.gov.tr/.../Bak.../254/247-ayet-tefsiri )
I. Samuel kitabında Talut’un ismi Şaul(Saul) olarak geçmektedir.
Gerard Gertoux’un “Kings David and Solomon Chronological, Historical and Archaeological Evidence” başlıklı makalesinin 9. Sayfasında Tell Qeiyafa kazıları ve bulunan yazıt hakkında şu bilgiler verilmiştir.
-Tell Qeiyafa kenti, Eski Ahitteki Shaaraim kenti olarak tanımlanıyor. Shaaraim kenti Davud’un dönemine kadar yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Qeiyafa kentinin sonu karbon 14 metoduyla tespit edilmiştir. Alanda bulunan zeytin çukurlarından alınan örneklerin c14 tarihlendirmesine göre kentin sonu MÖ 1010+-40 aralığındadır. Bu tarih aralığı kentin gerçekten de Davud’un kraliyet dönemine uygun düşmektedir. Bay Gertoux makalenin içerisinde Davud dönemini nelere göre belirlediğini anlatmıştır.
-Kentin tarihlendirmesinin Shaaraim kentine uygun düşmesinin yanı sıra şehir de bulunmuş olan bir yazıt vardır. Aşağıda ki resmi görülen yazıt için bay Gertoux şu çeviriyi veriyor:
1) do not exploit, and serve G[od]. Despised by (Lv 19:13)
2) the judge, and the widow wept, he had the power
3) over the foreign resident and the child, he suppressed them together.
4) The men and the chiefs have established a king (1Sa 8:10)
5) Devoting <sixty> servants among the generations.
Bay Gertoux çevirinin hemen altında şu noktalara dikkat çekiyor:
“The text "uses verbs that were characteristic of Hebrew, such as asah "did" and ‘abad "worked", which were rarely used in other regional languages.”
Metinde kullanılan bazı fiiller İbranice’nin karakteristiği olan kelimelerdir. Mesela “yaptı” anlamındaki asah fiili veya “işçi/hizmetçi/köle” anlamlarına gelen abad kelimeleri bölgedeki diğer diller tarafından nadiren kullanılırlar.
Devamında diyor ki:
“Particular words that appear in the text, such as almanah "widow" are specific to Hebrew and are written differently in other local languages.”
Metinde özgün kelimeler görünmektedir. Mesela almanah “dul” gibi kelimeler İbranice’ye özgüdür ve diğer yerel dillerde farklı şekilde yazılmıştır.
Devamında şu tespitleri yapıyor:
Metnin bağlamı İsrailoğulları dışında bölgedeki halkların kültürüne yabancıdır. Çok tanrıcı kültürlerde görülen ve tanrıların fiziksel ihtiyaçlarından bahsedip onları ululayan yazıtlardan farklı olarak Tevrat’ takine benzer şekilde sosyal düzenlemeler içerdiği öne sürülmüştür. ( Levililer 19:13 “Komşuna haksızlık etmeyecek, onu soymayacaksın. İşçinin alacağını sabaha bırakmayacaksın." Dikkat edilirse yukarıdaki kırık yazıtın çevrisinin içerisinde komşudan bahsediyor ve hemen alt satırında “do not exploit, and serve G[od].” Yani, “sömürmeyin ve Tanrı'ya hizmet edin.” deniyor. )
I. Samuel kitabında anlatılan Şaul’ün kral oluşu ile bu kırık yazıttaki ifadeler paralellik arzetmektedir. İsrailoğullarının yaşlıları tarafından Samuel peygamberden yozlaşmış olan yargıçların yerine bir kral talep edildiğinde oluşan tabloyu çağrıştıran bir anlatımın görüldüğüne dikkat çekiyor bay Gertoux. (Bununla birlikte aynı kitapta Şaul’ün savaş koşullarında kral haline geldiği ve İsrailoğulları’nın onun bayrağı altında birleştiği de anlatılıyor. Yahudi kaynaklarında Şaul hakkında anlatılanların tam olarak örtüşmediğini ve rivayetlerin muhtelif olduğunu ifade etmek istiyorum. )
-Mayıs 2012 de 3 büyük odadan oluşan ve tapınak olarak kullanılmış olması muhtemel bir yapı keşfedildi. Dönemin Kenanlıları ve Filistinlileri dini ritüellerini ayrı ayrı tapınaklarda icra ederlerdi. Aynı tapınağı farklı odalara bölerek belirli ritüelleri belirli odalarda icra etme gibi bir gelenekleri yoktu. (Bay Gertoux’un bu tespiti yapması önemli çünkü İsrailoğullarında Bir tapınağın üç odaya bölünmesi geleneği varmış gibi görünüyor. Brittanica. com’un Süleyman tapınağına dair sayfasında verilen bilgilere göre Süleyman tapınağı tamda üç odadan oluşan bir yapıdaydı. Şöyle yazıyor: “The Temple building faced eastward. It was oblong and consisted of three rooms of equal width: the porch, or vestibule (ʾulam); the main room of religious service, or Holy Place (hekhal); and the Holy of Holies (devir), the sacred room in which the Ark rested.” )
Bay Gertoux’un şu paragrafı da çok önemli:
“According to Garfinkel the decorations of cultic rooms lack any human figurines. He suggested that the population of Khirbet Qeiyafa observed at least two biblical bans, on pork and on graven images, and thus practiced a different cult than that of the Canaanites or the Philistines”
Arkeoloji profesörü Yosef Garfinkel’in aktardığına göre tapınak olduğu düşünülen bu yapının odalarında insan heykelcikleri de yokmuş. Hatta Qeiyafa halkının en az iki Tevrat yasağına uyduğunu öne sürmüş. Bunlar oyma tasvirler ve domuz hakkındadır.
Hem yazıtta geçen bazı kelimelerin İbranice için karakteristik olması hem de şehrin diğer özellikleri burasının gerçekten de bir zamanlar İsrailoğulları tarafından kullanılmış bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. C14 tarihlendirmesi de şehrin sonunu, gerçekten de Shaaraim şehri olabilecek şekilde ortaya koymuştur. Şehir Talut ve Davud periyoduna tarihlenmiştir. Metin bir kavmin önderlerinin bir kişiye biat ederek onun kral haline gelmesini anlatıyor ve bu da Talut’un kral oluşuyla Yargıçlar döneminden Monarşi dönemine geçişe dair Tevrat anlatımlarıyla uyuşuyor. Yukarıda verilen çeviride hata yoksa ve doğrudan o şekilde kabul edilirse, gerçekten bir kraliyetin ilk kuruluşunu anlatıyor intibaını vermektedir.
Yazıt:“4) The men and the chiefs have established a king”
I.Samuel Kitabı 8:10 “ Ve Samuel, kendisinden kıral istiyen kavma, RABBİN bütün sözlerini söyledi.”
Akademisyenler arasında tartışılan bir diğer hususta şudur ki, bulunan kırık yazıtın Talut’un hükümdar olması yerine Davud’un tahta geçişini anlatma olasılığının da olduğu ileri sürülmüştür. Yazıtın yargıçlar döneminden Monarşiye geçiş olarak anlaşılması halinde Talut’un tahta geçişini anlattığını düşünmek daha makul olmaktadır. Dahası Qeiyafa şehri, Shaaraim olarak kabul görecekse yine metnin Talut’tan bahsettiğini düşünmek daha makul olur sanıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder