Konuyu işleyen aşağıdaki video "Ancient Aliens Debunked" isimli belgeselden alınmıştır. Bu videoda, Antik uzaylılar(Ancient Aliens) isilimli programın iddiaları değerlendirilmiş ve Antik Nükleer silahlara dair gerçek bir kanıt olmadığı ortaya konmuştur. Hem Mahabharata Destanı hakkındaki çarpıtmalar hem de Mohenjo Daro şehri etrafında dönen iddialar cevaplanmış ve uzaylı açıklamasını gerektiren bir durum yahut o bölgede nükleer savaş yaşandığını gösterir bir kanıt olmadığı gösterilmiştir. (Ayrıca videonun altında video metni ve dipnotlar ile kaynakça da verilmiştir. )
Videonun orjinal sayfasına ulaşabileceğiniz linki aşağıda veriyorum fakat İngilizcedir.:
Videoyu izlerken, ilgili kısım geldiğinde bakmak isteyebileceğiniz bir link:
Mohenjo Daro'nun sıcaklığı hakkında:
Video:
Dilerseniz videoyu izlemek yerine aşağıda verilen video metnini okumayı tercih edebilirsiniz ama izlemenizi öneririm. Ayrıca bu yazının alt kısmında kaynakça verilmiştir. (Videoda belli bir dipnot sistemi kullanılmış ve aşağıda da dipnotların karşılığı yazılmıştır.)
Videonun Metni (İnglizce Orjinali ve Çevirisi)
Not: Aşağıdaki metinde bana ait olan yardımcı bilgi ve yorumları turuncu renge boyayarak metinden ayırdım.
Ancient Nuclear
Warfare (Antik Nükleer Savaş)
Ancient
Aliens: “Atomic warfare among ancient civilizations may sound like something
out of a science fiction novel, but descriptions of similar deadly occurrences
can be found in the very same text doctor Oppenheimer quoted after the New
Mexico atomic test.”
Antik
Uzaylılar(programı): “Antik uygarlıklar arasındaki atom savaşı, kulağa bilim
kurgu romanından çıkma bir şeymiş gibi gelebilir fakat benzer ölümcül olayların
tasvirleri çok benzer bir metinde bulunabilir. Doktor Oppenheimer, New Mexico
atom bombası testinden sonra (metinden) alıntı yaptı. ”
So the
Ancient Astronaut theory claims that the Mahabharata speaks of nuclear warfare.
Let’s see what specifically they say it says:
Yani, Antik Astronot teorisi, Mahabharata'nın
(Hindistan’ın en eski destanlarından birisi) nükleer savaştan bahsettiğini
iddia eder. Özel olarak ne söylediklerini görelim:
AA:
“One reference that we have, for example, speaks of these explosions that were
brighter than a thousand suns. And when these blasts occurred the suns were
twirling in the air; trees went up in flames and there was just this mass
destruction. After those blasts, people who survive started to lose their hair
and nails started to fall out. I mean, right there, we have a concise reference
to radiation poisoning; nuclear fallout – and those texts are thousands of
years old.”
The Mahabharata actually doesn’t say any of
that. These exact claims about the hair and nails falling off and an explosion
brighter than a thousand suns have been repeated by Ancient Astronaut theorists
so many times that they think it’s true, but the origin of this line was from a
French book called “Morning of the Magicians” [1]
No one
that makes this claim will actually site where in the Mahabharata this claim
appears. Which makes it very difficult for people to call them out on this,
because the Mahabharata contains over 1.8 million words, so if you just say,
“it’s in there somewhere, just trust me,” you can pretty much get away with
anything. As you might have guessed by now, they have a really good reason for
covering their tracks by not siting a reference. For instance, let’s consider
the claim about the people’s hair and nails falling out because of this weapon.
First of all, there was no weapon involved in that story, it was a part of a
bad omen, and this is what it actually says: “The streets swarmed with
rats and mice; earthen pots showed cracks or broken from no apparent cause. At
night, the rats and mice ate away the hair and nails of slumbering men.”[2] So rats chewed
them off, it wasn’t a result of: “Nuclear fallout” What about the bomb blast
that was brighter than a thousand suns? Here’s what the passage actually
says: “Gratified with him, the holy one then showed Utanka that eternal
Vaishnava form which Dhananjaya of great intelligence had seen. Utanka beheld
the high-souled Vasudeva of universal form, endued with mighty-arms. The
effulgence of that form was like that of a blazing fire or a thousand suns. It
stood before him filling all space. It had faces on every side. Behold the high
and wonderful Vaishnava form of Vishnu. In fact, seeing the Supreme Lord in
that guise, the Brahmana Utanka became filled with wonder.[3]Jason Colavito says the
following about this: “This passage, which mentions the ten thousand suns,
refers to an appearance of Vishnu. It is representative of many, many passages
in which the standard poetic line “ten thousand suns” is used to describe a deity.
It does not refer to the specific flash of a nuclear blast unless one imagines
the gods to be exploding.” If you would like to know more about the deceitful
misquoting of ancient texts as it relates to this idea of ancient nuclear
weapons, see Jason Colavito’s excellent book:
“Ancient
Atom Bombs: Fact, Fraud, and the Myth of Prehistoric Nuclear Warfare”
Let’s
move on to Ancient Aliens’ next line of evidence for this point, which is all
centered around an ancient city – now archeological site – called Mohenjo Daro
in Pakistan. Ancient Aliens claims that there was a nuclear bomb dropped there
in the ancient past, they give several reasons to believe this:
Hadi Antik
Uzaylılar(programı)nın bu husustaki diğer kanıt kümesine geçelim. Bu (kümenin)
tümü, antik bir şehir –şimdilerde arkeolojik alan- etrafında toplanmıştır.
Pakistan daki bu şehre Mohenjo Daro denmektedir. Antik Uzaylılar (Programında),
uzak geçmişte oraya bir nükleer bomba atıldığını iddia ediyorlar, buna inanmak
için birkaç neden veriyorlar:
AA: “Skeletons were found lying face down in
the street – many holding hands. Their faces and body positioning suggested
they suffered a sudden, violent death.”
AA: “İskeletler
caddede yüzüstü yatıyordu - birçoğu ellerini kavuşturmuş. Yüzleri ve vücut pozisyonları, ani ve şiddetli
bir ölüm yaşadıklarını akla getiriyordu. ”
AA:
“You have a culture of people who literally were lying dead in the street.
Archaeologists have found human remains and something big has happened to these
people.”
AA: Kelimenin tam
anlamıyla sokakta ölü (halde) yatan insanlardan oluşan bir kültürünüz var.
Arkeologlar insan kalıntıları buldu ve büyük bir şey olmuş bu insanlara.
AA: “Why is there evidence that wild animals
avoided scavenging their remains, and why, even after thousands of years, have
their bones not decayed?”
AA: Neden vahşi hayvanlar kalıntıları
temizlemekten kaçınmışlar ve neden binlerce yıl sonra bile onların kemikleri
çürümemiş.
AA: “In
certain areas of that site you find increased levels of radiation.”
AA: Bu sitenin
belirli alanlarında artan radyasyon seviyeleri buluyorsunuz. ”
AA:
“British researcher David Davenport claimed to have found a 50-yard-wide
epicenter at Mohenjo Daro where everything appeared to have been fused through
a transformative process known as vitrification.”
AA: “İngiliz araştırmacı David Davenport, Mohenjo Daro'da
vitrifikasyon olarak bilinen dönüştürücü bir süreçle her şeyin kaynaştığı 50
metre genişliğinde bir merkez üssü bulduğunu iddia etti.”
AA:
“Vitrification is a process in which regular-type stone gets molten into a
magma state, and then it hardens again. But once the stone is hardened again it
feels like glass. At Mohenjo Daro we find evidence of vitrification, which
could have only have been achieved if the material was exposed to extreme heat
by some type of blast.” Ok so let’s list these points:
AA:
“Vitrifikasyon, normal tipteki taşların magma halinde erimiş olduğu ve sonra
tekrar sertleştiği bir süreçtir. Ama taş tekrar sertleştikten sonra cam gibi hissettirir.
Mohenjo Daro'da, öyle vitrifikasyon (camlaşma) kanıtları buluyoruz ki, ancak malzeme bir tür patlama ile aşırı sıcağa
maruz kaldığında elde edilmiş olabilecek (türden) vitrifikasyon kanıtlarıdır
bunlar.
Tamam,
öyleyse hadi bu hususları listeleyelim:
·
Skeletons, one set holding hands, which they say appear to have
died at the same instant.
·
No evidence of scavengers.
·
Remarkably well preserved bones.
·
The presence of radiation at the site.
·
An epicenter where vitrification is present.
·
İskeletler,
ellerin kavuşturulması, onlara göre aynı anda ölmüş olmayı gösteriyor.
·
Leş
yiyenlerin herhangi bir izi yok.
·
Oldukça iyi korunmuş kemikler.
·
Sahada radyasyonun varlığı (iddiası).
·
Vitrifikasyonun (Camlaşmanın) bulunduğu bir
merkez üssü.
That
sounds like a pretty convincing case for nuclear warfare at Mohenjo Daro –
well, assuming any of that is true, and considering Ancient Aliens’ track
record we had better investigate these claims. One of the first problems with
this theory is the city itself. Its buildings are still intact, some of which
are 15 ft. high.[4]
Bu, Mohenjo Daro'da
nükleer savaş (olması düşüncesi) için oldukça ikna edici bir durum gibi
görünüyor – tabi, bunların herhangi birinin doğru olduğunu varsayarsak ve antik
Uzaylılar (programının) sicilini göz önüne alarak, bu iddiaları daha (da) iyi
araştırdık. Bu teori ile ilgili en başta gelen sorunlardan birisi şehrin
kendisidir. Binaları hala bozulmamıştır, bazıları 15 ft yüksekliğindedir. [4]
And
they are made out of mud, so you would think a nuclear weapon whose main
destructive power is in the force of its blast wave would be able to topple a
few mud-brick buildings. But moving on, what about these skeletons? Ancient
Aliens makes it sound like a lot of skeletons were found when in fact only 37
were found. And not only do these 37 bodies show no signs of dying suddenly,
the date of their deaths vary sometimes as much as a thousand years from one
another.[5][6]
Ve kerpiçten
yapılmışlar, bu yüzden bir nükleer silahın ana patlama dalgasının yıkıcı gücü ile
birkaç kerpiç binayı devirmesi
beklenirdi. Fakat devam edersek, İskeletler hakkında ne demeli? Antik
Uzaylılar (programı) sanki çok fazla iskelet bulunmuş gibi anlatıyor oysaki
gerçekte sadece 37 tane bulunmuştur. Dahası bu 37 bedenin aniden öldüklerine
dair (herhangi) bir işaret yoktur. Onların ölüm tarihleri arasında ciddi
çeşitlilik olup bazısı diğerinden bin yıl yaşlıdır. [5,6]
None of
the archeologists involved thought these skeletons suggested a sudden
catastrophe. And to make matters worse for Ancient Aliens all of the bodies
were buried![7]
(Araştırmalara) Katılan arkeologların hiçbiri bu
iskeletlerin ani bir felaketi akla getirdiğini düşünmüyordu. Ve Antik Uzaylılar
(programı) için işleri dahada kötü hale getiren şey, tüm bedenlerin gömülü halde olmasıydı!(Gömülü
olarak bulunmuşlardı)! [7]
The
idea that they were laying around in the streets isn’t true. In fact almost
everything Ancient Aliens said about this is completely untrue. The fact that
they didn’t die in the same instant and the fact that they were buried in the
normal way explains why there were no signs of scavengers. What about the
remarkable well preserved bones? This can be chalked up to Mohenjo Daro being
literally one of the hottest places on earth, with temperatures reaching 128
degrees. And because it’s also really dry, it is a perfect climate for preservation.[8]
Sokaklarda, etrafta
cesetlerin uzandığı fikri doğru değil. Aslında
Antik Uzaylılar (programının) bu konuda söylediklerinin neredeyse tamamı
yanlıştır. Aynı anda ölmemiş olmaları ve normal şekilde gömüldükleri gerçeği
neden leş yiyen (hayvan) belirtisi olmadığını (da) açıklıyor. (peki) Dikkat
çekici (derecede) iyi korunmuş kemikler ne olacak? Bu, Mohenjo Daro'nun
kelimenin tam anlamıyla dünyadaki en sıcak yerlerden biri olmasına ve
sıcaklıkların 128 dereceye
kadar ulaşmasına bağlanabilir. Ve aynı zamanda gerçekten kuru olduğu için,
(kemikleri) korumak için mükemmel bir iklimdir. [8]
Sayın okuyucu burada ufak bir hata var gibi görünüyor. Benim araştırmama göre: temmuzda max. 47 dereceyi gördüğü kayda geçmiş.Bknz: https://freemeteo.pk/weather/Mohenjo-Daro/longterm/monthly/?gid=9040290&mn=7&language=english&country=pakistan Diğer taraftan internetteki bir dönüştürücüye göre 53.5 derece sıcaklık yaklaşık 128 fahrenheit yapıyor. Bknz: https://sicaklik-birimleri-donusturucu.hesabet.com/) (Bu yüzden mehtemelen fahrenheit demek
istiyor. Çünkü 53.5 derece yaklaşık 128 fahrenheit ediyor. Belgeselin kaynakçasına baktığımda, daha doğrusu ilgili dipnottan kontrol yaptığımda verilen kaynak gerçektende Mohenjo Daro'nun yeryüzünün en sıcak yerlerinden biri olduğunu doğruluyordu fakat derece ya da fahrenheit vermiyordu. Her neyse meselilin özü buranın çok sıcak bir yer olmasıdır. )
In fact
this is also probably the reason the mud-brick buildings are still standing as
well. The problem with the claims about there being radiation at Mohenjo Daro
is that we don’t know where this claim came from. It certainly wasn’t any of the scientists involved with
the Mohenjo Daro digs that claimed it, and the Ancient Astronaut theorists
don’t site any references with which to check this claim, so until the presence
of radiation can be proven to exist at the site, there is no reason to address
it.
Aslında kerpiç
binaların hala ayakta durmasının nedeni de budur. Mohenjo Daro'da radyasyon olduğu iddialarıyla ilgili problem,
bu iddianın nereden geldiğini bilmememizdir. Mohenjo Daro kazılarına katılan
bilim adamlarından hiçbiri kesinlikle böyle bir iddiada bulunmamıştır. ve
Antik Astronot teorisyenleri bu iddiayı kontrol etmek için herhangi bir
referans sunmuyorlar. Bu nedenle
bölgede radyasyonun varlığı kanıtlanana kadar (bu hususu) ele almak için hiçbir
neden yok.
What
about this epicenter of vitrification? Well, according to archeologists it
wasn’t exactly an epicenter of anything. It was a small amount of broken
pottery which, because pottery is put in a fire to harden it, it contains a
specific type of vitrification called Frit. They threw in the word epicenter to
make it seem more legitimate. But there is no epicenter of anything except
pottery at this site[9].
(İyi de) bu
vitrifikasyonun merkez üssü (meselesi) ne olacak? Güzel… Arkeologlara göre bu hiçbir şeyin merkez üssü olarak sayılamazdı. (Burada
olan şey) az miktardaki çanak-çömlek kırıklarıydı. Çünkü çanak-çömlekler sertleşmeleri için bir ateşin içine konurdu.
Bu (durum) Frit adı verilen özel bir vitrifikasyon(camlaşma) sürecini içerir. (Çanak-çömlek kırıkları uzun süre
ateşte kalırsa, bu parçalar üzerinde frit türünden
vitrifikasyon(camlaşma) süreci olur diye anlıyorum.)
Daha geçerli
görünmesi için “merkez üssü” sözcüğünü (ortaya) attılar. Ancak bu alanda
çömlekçilik dışında hiçbir şeyin merkez üssü yoktur.
But this brings up an important point: Mohenjo
Daro is not the only site that Ancient Astronaut theorists claim vitrification
exists as a result of ancient atom bombs. So it would be instructive for us to
look at sand vitrification and its different causes in order to address those
claims.
Ancak bu (husus)
önemli bir meseleye işaret ediyor: Mohenjo Daro, Antik Astronot
teorisyenlerinin, antik atom bombalarının bir sonucu olarak vitrifikasyonun
(camlaşmanın) oluştuğunu iddia ettikleri
tek alan değil. Bu nedenle, o iddiaları ele almak için kum vitrifikasyonuna ve
(vitrifikasyounun) farklı nedenlerine bakmamız öğretici olacaktır.
For example there is Fulgurite, which is sand
fused by a lightning bolt. There is Tektite, which is sand fused by the
compressed force of a meteorite. There is Frit which is partially fused sand and other
chemicals in the presence of heated pottery – that’s what was found at Mohenjo
Daro. Finally there is Trinitite which is vitrified sand caused by a
nuclear explosion.
Fulgurant, tektit, frit, trinitit
Örneğin Fulgurant
(taşı): Bir yıldırım ile kumun kaynaşması sayesinde oluşur.
Tektit (taşı) : Bir
meteorun çarpma kuvvetiyle kumun sıkışıp kaynaşmasıyla oluşur.
Frit (taşı): Hazırda
bulunan ısıtılmış seramik içerisinde kum ile bazı kimyasalların kaynaşması ile
oluşur. – Mohenjo Daro'da
bulunanlar bu tiptedir.
Son olarak,
Trinitit (taşı): nükleer
patlamanın neden olduğu vitrifiye(camlaşmış) kumdur.
So we
first saw that the Mahabharata did not claim anything like what Ancient Aliens
said it did. We saw that the bodies at Mohenjo Daro were not killed in a sudden
disaster; in fact they died a thousand years apart in some cases, and were
clearly buried. The cases of radiation are a non-factor. The vitrification was
caused by pottery, and we noted that if it was a nuclear explosion it didn’t
even knock down the mud-brick houses which are still standing at the site.
Özetle, ilk olarak, Mahabharata'nın, Antik
Uzaylılar (programının) olduğunu söylediği gibi bir şey iddia etmediğini
gördük.
Mohenjo Daro'daki cesetlerin ani bir felaketle
öldürülmediğini gördük; hatta bazıları bin yıl arayla ölmüşler ve kesinlikle
gömülmüşler.
Radyasyon
vakaları (kanıtı) olmayan bir faktördür.
Vitrifikasyon
(örnekleri) çömlekçilikten kaynaklanmıştır
ve nükleer patlama düşüncesinin aksine, hala sahada duran kerpiç evlerin bile
yıkılmadığını fark ettik.
Kaynakça (https://www.ancientaliensdebunked.com/ancient-nuclear-warfare adresinden alınmıştır)
[1] Colavito, Jason.
“THE CASE OF THE FALSE QUOTATIONS, How Ancient Astronaut Theorists Faked Hindu
Nuclear Explosion.” JasonColavito.com, n.d. http://www.jasoncolavito.com/the-case-of-the-false-quotes.html.
[2] Mahabharata,
Mausala Parva, sec. 2
[3] Mahabharata,
Acwamedha Parva, Section LV (Ganguili Vol. 16)”
[7] Ibid.
[8] Ibid.
[9] Ibid.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder