Antik Mısırlıların öyle bir hikayesi var ki bu hikaye size bir yerden tanıdık gelecektir. Evinde kaldığı büyüğünün hanımından çirkin bir teklif alan ve bunu reddettikten sonra başına türlü sıkıntılar gelse de iffeti ve güzel ahlakı sebebiyle ilahi irade tarafından ödüllendirilip Mısır'a sultan olan bir gencin hikayesi...
Houston Üniversitesinin web sitesinde yayınlanmış olan pdf belgeyi kendimce çevirip sizlerle paylaşıyorum. Bu bölümde sadece hikayeye başlangıç yapmış olacağız. İyi okumalar dilerim.
Zamanın birinde iki kardeş varmış. Büyük kardeşin ismi Anubis, küçük kardeşin ki ise Bata imiş. Anubis, bir hanımla evliymiş ve kardeşi Bata onların yanında kalıyormuş. Bata onun için bir evlat gibiymiş ve büyük kardeş anubis onun için elbiseler yaparken Bata da abisinin sığırlarını güdüp tarlasını sürermiş. Abisinin tarladaki her türlü külfetli işini halledermiş. Aslında küçük kardeş mükemmel bir adammış. Tüm memlekette onun gibisi yokmuş. “Tanrısal” bir yiğitlik varmış onda.
Nice zaman geçtikten sonra yine bir gün küçük kardeş sığırlara bakıyormuş günlük rutinine uygun olarak ve her akşam hayvanları yüklü olarak geri getirmeliymiş. Bölgenin Her türlü sebzesi ile sütle, odunlarla ve her türlü ihtiyaç malzemesiyle yüklü olarak . Tüm bunları abisi eşiyle akşam yemeğine oturmadan önce yerleştirecekti ve kaldığı yere çekilecekti. Kaldığı yerde sığırlarının ahırındaydı.
Şafakla yeni gün başladığında küçük kardeş (bata) kahvaltılık yiyecekleri pişirecek ve abisinin önüne koyacaktı. Ve abisinin günlük ekmeğini de hazır edip veriyordu. Sonrasında hayvanlarını otlamaları için çıkarıp dolaştıralacaktı. Hayvanlar ona söylerdi: yeşilliğin iyisi ve bolu şurda diye. Oda onları arzu ettikleri yere götürüp otlatırdı. Onun sorumluluğundaki sığırlar fazlasıyla iyi durumdaydı ve fazlasıyla üreyip çoğalıyorlardı.
Saban zamanı gelince büyük kardeş dedi ki: Bir grup (hayvanı) hazırla çünkü toprak sürülmeye hazır vaziyete gelmiş oldu. Dahası sen, tarlaya tohumlar getirmelisin yarın ekim yapabilmemiz için. Sonra küçük kardeş kendisine söylenen tüm hazırlıkları yaptı. Ertesi gün şafak atınca, tohumlarını yanlarında götürerek tarlaya gittiler ve araziyi sürmeye başladılar. Yapmaya başladıkları iş hakkında kalplerinde fazlasıyla memnuniyet vardı.
Günler geçtik sonra tarlada oldukları bir gün tohuma ihtiyaç duydular. Anubis küçük kardeşini gönderdi. Dedi ki: Sen gitmeli ve kasabadan tohum getirmelisin. Küçük kardeş vardığında abisinin karısını oturmuş saçını örerken buluverdi. Ona dedi ki: kalk ve bana tohum ver ki acele tarlaya gidebileyim. Çünkü abim beni bekliyor. Gecikmeye sebep olma. Bunun üzerine kadın dedi ki, git depoyu aç ve ne istiyorsan götür. Beni saçı bitmemiş vaziyette bırakma.
Genç adam ahıra girdi ve geniş bir kap aldı çünkü çok miktarda tohum almak istiyordu. Arpa ve emmer buğdayıyla yüklenip dışarı çıktı. Onu gören evin hanımı dedi ki: o, omuzlarındaki ne kadardır? Bata dedi ki, 3 çuval emmer buğdayı ve 2 çuval arpadır. Toplam 5 çuvaldır omuzlarımdaki… Bunun üzerine kadın dedi ki:
Günlük olarak seni gözlemlediğim kadarıyla, sende muazzam bir yiğitlik var. Onun cinsel yakınlaşma esnasında nasıl olduğunu bilmek istediği için kalktı, genci tuttu ve dedi ki: Gel, hadi bir saat birlikte yatarak zaman geçirelim. Bu senin yararına olacaktır, çünkü sana güzel elbiseler yapacağım.
O vakit genç adam yukarı Mısır’ın panteri gibi oldu, kadının kendisine yaptığı kötü teklif karşısında öfkeyle doldu. Kadın aşırı derecede korktu. Kadını azarladı ve dedi ki: Şimdi bak sen benim için bir anne gibisin. Ve senin kocan benim için bir baba gibidir. Benim büyüğüm ve beni yetiştirendir.
Bana bu söylediğin bu suç ne demek oluyor? Bir daha bunu söyleme. Fakat bunu kimseye söylemeyeceğim, bu ağzımdan kaçmayacak. Dedi ve yükünü yüklenip tarlaya gitti. Sonra abisine erişti ve beraber işlerini yaptılar.
Daha sonra, akşam vakti, büyük kardeş evine gitmek için işi bıraktı. O sırada küçük kardeş sığırlara bakıyor ve her türlü tarla mahsülünü yükleniyordu. Abisinden önce bunları kasabadaki ahıra götürme derdindeydi. Büyük kardeşin hanımı korku içindeydi. Kendi yaptığı şeyin meydana getirdiği vaziyetten ötürü. Derken yağ getirdi ve süründü. Kendisine saldırıya uğramış süsü verdi. Niyeti kocasına şunu anlatmaktı: Bana saldıran senin küçük kardeşindi. Akşam olunca kocası, adeti olduğu üzere işini bıraktı. Evine erişti ve gördüki eşi yerde yatıyor. Numaradan hasta vaziyette olduğu için kocasının ellerine su dökmeye veya ışığı yakmaya kalkmadı. Yerde yatıyor ve kusuyordu. Kocası sordu: kim seninle kavga etti? Kadın dediki: Senin küçük kardeşinden başkası değil. Tohum almak için geldiği zaman beni yalnız başıma otururken buldu ve bana dedi ki:
“Gel, hadi birlikte yatarak bir saat geçirelim. Sen peruğunu takmalısın.” böyle dedi bana ama ben ona boyun eğmeyi reddettim. “Değilmi ki ben senin annenim ve senin abin seninle bir baba gibi ilgilenmedi mi?” böyle dedim ona. Ve o korkuya kapıldı ve bana saldırdı ki meseleyi sana açmamı engelleyebilsin. İmdi eğer onun yaşamasına izin verirsen ben kendi canıma kıyacağım. O döner dönmez , ona ....ma, çünkü ben onun yapmış olduğu kötü teklifi ihbar ediyorum.
Ardından büyük kardeş yukarı mısırın panteri gibi oldu ve mızrağını bileyip eline aldı. Küçük kardeşin ahırının kapısının ardına geçti ki kardeşi, akşam hayvanları ahıra sokmak için döndüğüne onu öldürebilsin. Vakit gün batımı olduğunda günlük alışkanlığı gereği kendisini tarlanın tüm sebzeleriyle yükledi ve geri döndü. Ahıra ilk giren inek çobanına söyleyiverdi: Bak senin abin ayakta bekliyor mızrağını kuşanmış seni öldürmek için. Ondan uzaklaşmalısın. Küçük kardeş anladı ilk giren ineğinin ne söylediğini ve üstelik ikinci girende aynı şeyi söyledi. Küçük kardeş ahırın kapısının altından baktı ve abisinin ayağını gördü. Elinde mızrağı ile dikiliyordu. Küçük kardeş yükünü yere bıraktı ve aceleyle koşup kaçtı ve abisi elinde mızrağıyla peşinden gitti.
Sonra küçük kardeş Re’ye dua etti: Benim iyi sahibim. O sensin ki doğruyu yanlıştan ayırırsın. Bunun üzerine RE tüm bu yakarışları duydu ve önceden var olan büyük bir su kitlesini ikisinin arasına getirdi. Su kütlesi timsahlar tarafından istila edilmiş haldeydi. Bu sebeple ikiside kendi taraflarında kaldılar. Büyük kardeş iki defa ellerine vurdu çünkü kardeşini öldürmeyi başaramamıştı. Ardından küçük kardeş abisine seslendi suyun öbür tarafından: Şafağa kadar bekle. Güneş doğar doğmaz benle sen onun huzurunda yargılanacağız ve o suçluyu teslim edecek.
Benim bir daha asla senin ortağın olmamam veya senin yanında bulunmamam için. Ben Çam Vadisine gideceğim.
Vakit geldi şafak attı ve yeni gün gelmiş oldu. Re ortaya çıktı ve kardeşler birbirini gözledi. Sonra küçük kardeş sitemle yüklendi: Söyleyecek neyim olduğunu dinlemeden, adaletsiz bir öldürme kastıyla peşimden gelmenin anlamı nedir? Hala senin kardeşin olduğum için ve sen benim için bir baba gibi olduğundan ve eşin benim için bir anne gibi olduğundan, öyle değil mi?
Sen beni tohum getirmek için gönderdiğinde senin hanımın bana dedi ki, Gel beraber yatarak bir saat geçirelim. Fakat gel görki bir şeyler tam aksi yönde çarpıtılmış. Daha sonra küçük kardeş kendisiyle abisinin eşi arasında geçen her şeyi anlattı. Re 'ye yemin ederek dedi ki: “madem ki mızrağını taşıyıp , beni haksızca öldürmeye geldin, cinsel anlamda tükenmiş bir sürtüğü dikkate aldın. “ kamıştan bir bıçağı çıkardı, erkeklik organını kesti ve suyun içine attı. Kedi balığı onu yuttu. Küçük kardeş halsizleşti ve güçsüzleşti.
Büyük kardeş fazlasıyla kederlendi sesli şekilde ağlamaya durdu. Karşıya, kardeşinin yanına geçemiyordu çünkü timsahlar vardı.
Sonra küçük kardeş abisine seslendi: Eğer bir yanlışı hatırladıysanız, bir iyiliği hatırlayamaz mısınız veya sizin adınıza yaptığım herhangi bir şeyi ? Lütfen evinize gidin ve sığırlarınızla ilgilenin, sizin bulunduğunuz yerde bulunmayacağım için. Çam vadisine gitmiş olacağım. Şimdi senin vakti gelince , eğer bana bişey olduğunu öğrenirsen, benim için ne yapacağına gelelim. Ben kalbimi çıkaracağım ve çam ağacının çiçeğinin tepesine koyacağım.
Ve eğer ağaç kesilipte kalp yere düşerse, sen onun için aramaya geleceksin. Eğer onu aramakla yedi yıl harcarsan yüreğinin cesaretinin kırılmasına müsade etme ve eğer onu bulursan onu bir tas serin suyun içine koy. Sonra ben hayata döneceğim ki bana yanlış yapanlardan intikamımı alabileyim. Şimdi bana bir şey olup olmadığını şundan anlayacaksın, eğer bir bira bardağı sana verilirde elinde köpürürse (burdan anlayıver).
Bunun olduğunu gördüğünde zaman geçirme.
Sonra küçük kardeş çam vadisine gitti ve abisi evine gitti. Ellerini başına koymuş ve vücudu toprağa bulanmış haldeydi. Eve erişince hemen eşini öldürdü, onu köpeklere atıverdi ve oturup kardeşinin yasına durdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder