13 Haziran 2023 Salı

Antik Mısırlıların Gözünden Suların İkiye Bölünmesi

Bazı firavunların  mezar  duvarlarında  öyle  tasvirler  mevcut ki adeta  denizin  sularının  bölünmesi  mucizesini çizmişler gibi  duruyor. Tabi  çok tanrıcı bakış açısıyla...

III. Tuthmose'un ölüler kitabındaki "10. saat" denen  bölüm üç satırdan oluşuyor ve ikinci satırdan itibaren çok düşündürücü tasvirler görüyoruz.  

 Resmin hemen altında belirtildiği gibi boyalı yüzeyi korumak için cam paneller monte etmişler. 

Daha iyi  anlaşılması  için:



Tuthmose III 'ün ölüm tarihi MÖ 1425 olarak geçiyor (Wikipedia) Şu  halde Hz. Musa'nın  Firavununu arayan kimselerin   MÖ 1425 tarihinin öncesine  bakması yerinde  olacaktır.
Antik Mısırlılar bu kitabede bize demiş oluyorlar ki, suların ikiye bölünüp askerleri boğduğu bu durum ahirette gerçekleşiyormuş...
Bu  tasvirlere gereken değeri vermemiz  gerekir. Hiç değilse bu  mucizenin Mısır mitolojisine nasıl etki ettiğini bize gösteriyor...


Bu  sahnenin  aynısı  II. Amenhotep'in  mezarında da mevuttur. 


Bu   resim şöyle hazırlandı:

Resimleri bulduğum kaynakta, tasvir edilen bölüm birbirini tamamladığı belli olan iki fotoğraf şeklindeydi. İkinci fotoğraf biraz daha uzaktan çekilmiş gibi... İkinci fotoğrafın ilgili kısmını büyüterek birincisiyle yan yana getirdim. 

Not: Maalesef link doğrudan sizi ilgili resimlere ulaştırmıyor. Açılan sayfa da Galery bölümünü tıklayıp 54. ve 55. resme ulaşmanız gerekiyor.

Bu iki  fotoğrafın  orijinalleri:

Büyütmek için  tıklayınız.


Sular Gerçekten de İkiye Bölünüyor ve Birleşerek Aradakileri Boğuyor

Gerard  Gertoux'un kitabında  aşağıdaki resimle  birlikte yapılmış olan  açıklama, bu  resimleri  doğru algıladığımızı gösteriyor:

"The Egyptian texts that accompany these images are not very explicit. For example, the walls of Water in a split Sea, the water bandage is called "Lake of Fire", also appears in the scene of Hour 5 (below) in the Amduat book (Thutmose III tomb KV 34) and the Hieroglyphic text caption between walls states that water had once been present and would return in deadly fashion in the same waterway or body of water 5 hours later."

Bu görüntülere eşlik eden Mısır metinleri çok açık değiller. Örneğin,  Amduat kitabında ki (Thutmose III mezar KV 34)  "5. Saat" sahnesinde de bölünmüş bir denizdeki suyun duvarları görülmektedir.   Su bandajına, "Ateş Gölü" denir.    (Su) Duvarları arasında ki Hiyeroglif metin başlığında da,  suyun bir zamanlar mevcut olduğu ve 5 saat sonra  ölümcül bir şekilde aynı  yoldan geri döneceği yer almaktadır.

Kaynak: Moses and the Exodus Chronological, Historical and Archaeological Evidence, Sayfa 88,  Gerard Gertoux,

Yukarıda ki  son  örneğin geçtiği  5. saat  isimli  bölümü  merak  etmiş  olabilirsiniz. Yine  iki  parça  halinde  buldum  ve  birleştirdim. En  alt  kısma  odaklanın lütfen:

Kaynak: Theban Mapping Project , KV 34 , 81 ve 82  resimler) 






Diğer Mezar Yazıtlarında Suların İkiye Bölünmesi 


Gerard  Gertoux'un kitabından başka  bir  tasvir ve açıklaması:
"The second  image is the Amduat-parallel scene in the Book of Gates, Hour 4, with Hour Goddesses standing upright on top of the walls of divided waters, showing that the Walls of Water in the corresponding Amduat Hour 5 scene are vertical and not an overhead image or a map of pools or lakes. The Coiled serpent represents Apophis, an enemy entity, which is clouding the view, not a picture of blessed dead. In the Book of Gates, the "time snake (Apophis)" appears between two walls of water."

"İkinci görüntü, Kapılar Kitabında ki  4. Saat'teki (4. saat bölümündeki) Amduat (kitabıyla) paralel sahnedir; Saat Tanrıçaları, bölünmüş suların duvarlarının üzerinde dimdik dururken, buna karşılık gelen Amduat 5. Saat sahnesindeki Su Duvarlarının dikey olduğunu ve üstten görünüş    veya bir  havuz / göl haritası olmadığını gösterir.   Sarmal yılan, kutsanmış ölülerin resmini değil, görüşü bulandıran düşman bir varlık olan Apophis'i temsil eder. Kapılar Kitabında, "zaman yılanı (Apophis)" iki su duvarı arasında belirir.

Büyük  bir  yılanın  suyu böldüğünü düşündüren tasvir  birden  fazla  mezarda  karşımıza çıkmaktadır.  Gerard  Gertoux, bu  figürlerin  Apophis figürünü  temsil  ettiğini söylüyor. Bu doğru kabul  edildiğinde   karşımızdaki  tablo  çok  daha  parlak  oluyor.    İki   örneğe daha bakalım ve ardından Apophis isimli, yılanla  temsil edilen  mitolojik  figürün önemine değinerek yarılmış  suların  ortasındaki  yılanın  Apophis figürünü  temsil  etme  olasılığını değerlendirelim.

Ramses I 'in  Mezarından bir resim.  Üst kısımdaki  firavun  lahitlerini dikkatinizden  kaçırmayın  lütfen. (kaynak: https://thebanmappingproject.com/tombs/kv-16-rameses-i )
 


Ramses IV 'ün  Mezarından bir görüntü. (Theban Project KV 2) 


Apophis Figürünün  Önemi
Antik  Mısır rölyeflerinde   yılan figürlerine  sıkça  rastlanır ve çoğusu mitolojik  tanrıların  hizmetkarları  olarak  düşünülmüş  veya duruma  göre  mitolojik  tanrıları  temsilen de   çizilmiştir.  Bununla  birlikte  deavasa  bir  yılan  olarak  resmedilen ve  ölen  firavunların  ruhlarının  Ra 'ya erişinceye  kadar  geçirdikleri  serüvende  kendisine  karşı  mücadele  vermeleri  gereken  Apophis  isimli  bir  figür  daha  görmekteyiz.  Apophis  kaos getiren  ilahi  bir  varlık olarak  düşünülmüştür. Gerçi  hiçbir  zaman İlah(netjer) işaretiyle  gösterilmemiş olsada,  mitolojide  görüldüğü  kadarıyla,    birden  fazla  ilahın birbirine  destek  olmasıyla  mâlub edilebilen  bir  varlık  olarak  düşünülmüştür. Britannica.com 'da  aşağıdaki hiyeroglifle  birlikte  şu  açıklama yapılmıştır:
Apopis, also called ApepApepi, or Rerek, ancient Egyptian demon of chaos, who had the form of a serpent and, as the foe of the sun godRe, represented all that was outside the ordered cosmos. Although many serpents symbolized divinity and royalty, Apopis threatened the underworld and symbolized evil. Each night Apopis encountered Re at a particular hour in the sun god’s ritual journey through the underworld in his divine bark. Seth, who rode as guardian in the front of Re’s bark, attacked him with a spear and slew him, but the next night Apopis, who could not be permanently subdued, was there again to attack Re. The Egyptians believed that the king could help maintain the order of the world and assist Re by performing rituals against Apopis.
Apep , Apepi veya Rerek olarak da adlandırılan Apopis , eski Mısır kaos demonu , yılan şeklindeydi ve güneş tanrısı Ra'nın düşmanı olarak , düzenli kozmosun dışında olan her şeyi temsil ediyordu . Pek çok yılan tanrısallığı ve krallığı simgelese de, Apopis yeraltı dünyasını tehdit ediyor ve kötülüğü simgeliyordu. Apopis her gece, güneş tanrısının ilahi gemisiyle  yeraltı dünyasında yaptığı ritüel yolculuğunda belirli bir saatte Ra ile karşılaşmaktadır. Seth, Ra'nın gemisinin  ön tarafında bekçi olarak durur, ona mızrakla saldırıp onu öldürür, ancak  kalıcı olarak boyun eğdirilemeyen Apopis,ertesi gece Ra'ya saldırmak için tekrar orada olmaktadır. Mısırlılar, kralın Apopis'e karşı ritüeller gerçekleştirmesiyle dünyanın düzeninin korunabileceğine  ve Ra'ya yardım edebileceğine inanıyorlardı .

Bıçaklanmış  halde  tasvir  edildiğine  dikkat  etmişsinizdir.  Üstündeki  dalgalar  onun bir  su  yılanı  olarak  düşünüldüğüne  işaret  edebilir.  Bu  dalga hiyeroglifinin  Nil nehrinden  hareketle  ortaya  konmuş  olduğu  düşünülmektedir.  Apophis ismi  eski bir  kıtlık döneminden kalmış olan bir   yazıtta  görülmektedir.  Nil  nehrinin  yeterince taşmadığı  ve  kuraklığın olduğu  zamanlarda  Apophis'in suçlanmış  olduğuna  işaret  ediyor.  Acaba  Nil  nehrinin  sularını  içerek  kuraklığa sebep  olduğunu  mu  düşünüyorlardı?  Bir efsanede  Ra'nın  gemisini  karaya  oturtmak  için  suları içtiği  düşünülürse kuraklık  hakkındaki  fikrinde  o  yönde  olması  muhtemel  görünüyor.  Bu durumda  oldukça büyük  bir  yılan  hayal ettiklerini  söyleyebiliriz.
(bknz: The Iconography and Role of Serpents in Ancient Egypt: The Serpent Demon Apophis,Alfred Eaton Walker V)
Aşağıda  Wikipedia'nın "Apep" başlıklı  makalesinde sunulmuş  olan  rölyefleri  görebilirsiniz:

Apophis'in  kıtlıkla  ilişkilendirildiği  en  eski  bahis  MÖ  2100 civarından  geliyor.  Hiksos  işgali  öncesi  dönemde  bu  isme  sınırlı  sayıda yerde  rastlanmasına karşılık  kral  mezarlarında vb.  yerlerde  tasvirleri  olmayıp çokta  önem  verilmiyormuş  gibi  görünmektedir.  Hiksos  işgalinden sonraki  yeni krallıkta,  birden bire çok  fazla  önem  kazanıp  Mısır  mitolojisindeki  büyük  bir  figür  haline  getirilmiş  olduğu  görülüyor. 

  Firavunların  düşmanı  olan , kıtlığa  sebep  olabilen,  kaos  getiren  ve  suları  bölen  devasa bir  yılan  sizlere  neyi  çağrıştırıyor?  Hz Musa 'nın büyük bir  yılana dönüşen asası, sihirbazların  yılan gibi  görünen  nesnelerini  yutup eski  haline  dönmüştü.  ilginçtir ki  Mısır  rölyeflerinde  yılan ile  asanın ilişkilendirildiği  örnekler de  görebiliyoruz. 

Mısır Rölyeflerinde Âsâ - Yılan  İlişkisi
Aşağıdaki  yılan figürü Apophis değil  ancak  asa ile  yılanın  ilişkilendirildiğini  düşündürüyor.  Zaten  Musa kıssasına göre de Antik  Mısır  sihirbazları  ellerindeki  nesneleri yılan  gibi  gösterebiliyorlardı.

Kaynak: Theban mapping  project KV 09, 29. resim


  Aşağıdaki  resimde ise aynı  mitolojik figür,  doğrudan,  bir  yılanı elinde  tutuyor. Yılanın  tıpkı  asa gibi  dik  duruşuna  dikkat  edin. Dahası bu resimlerin ikisi de aynı mezardan ve aynı yolculuğun safhaları resmedilmiş oluyor. Yani gerçekten de âsa yılana dönüşmüş diye anlaşılıyor.
(KV 09, 41. resim)

Aşağıda ki  karşılıklı  duran iki  asanın  baş kısmında  yukarı  mısırın  tacı  olarak  bilinen sembolleri  görebilirsiniz.  Asa, hükümdara  verilmiş  ilahi bir  yönetim  yetkisini  temsil  ediyormuş  gibi  görünüyor.  Hemen  sağda  asaya  benzetilmiş  halde  duran  bir  yılan  var. (büyüterek  bakabilirsiniz)  
(KV 09, resim 49)

Yahudiler Açısından Apopi/Apepi İsmi

Apopi ismi  Kudüs Talmudu'nda geçmektedir. (Nedarim 42c; 11:1) Ne kadar ilginçtir ki burada, İsrail'den Apopi (איפופי) adına yapılan bir yeminin geçerli olduğu belirtilir.

Yunanca yazılmış bazı Yahudi muskaları IAO YPEPI "Iao Apopi"ye adanmıştır ki bu iki durum, Apep ile Hz. Musa’nın  ilişkili olduğunu  güçlü şekilde işaret  etmektedir.

[https://storage.googleapis.com/wzukusers/user-34249773/documents/f9ea2f94c5044f03b2930281ce611d99/Moses_and_the_Exodus_what_evidence.pdf ,sayfa 31

Gerard  Gertoux'un  kitabında ifade  edildiğine  göre Apepi kelimesi, İbranice'de "çok tatlı,sevimli  olan"  anlamına  gelmektedir. Kur'an 'da da  Musa'nın bebek iken çok şirin  görünüyor olabileceğini düşündüren   bir  ayet  bulunmaktadır:

Onu sandığa koy ve ırmağa bırak; böylece ırmak onu kıyıya çıkarsın ve benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Mûsâ!) Senin üzerine kendimden bir sevgi bıraktım ki (sevilesin), nezâretim altında büyütülüp yetiştirilesin.

Kişisel  kanaatim  odur ki, Musa (as) hem  firavunun  sarayında büyüyüp hemde  öz  annesi  tarafından  emzirilmiş olduğundan hem  firavun  ailesi  ona  bir  isim  vermiş  hem de öz ailesi  tarafından İbranice olan başka  bir  isim daha  verilmişti.  Muhtemelen çok şirin olmasından  ötürü öz  anne  babası  Apepi/Apopi  ismini  vermişlerdi.
  
Not: Asa  ve Yılan ilişkisi  ilerde  müstakil  olarak  ele  alınabilir.  Apophis'in 
Musa kıssasıyla  ilişkisi  daha geniş  ele  alınmayı  hak ettiği için  bu  bölüm genişletilebilir. 

Bölünmüş Suların Ortasındaki Yılan Gerçekten  Apophis  mi?
Gertoux, yılanın  düşman  bir  varlık  olarak göründüğünü  bu  sebeple  Apophis  olduğunu  söylemişti.  Bana  göre  apophis  olarak  düşünülmesini  destekleyen  bir  hususta  büyük bir  yılan   olarak tasvir  edilmesidir.
Wikipedia'da  apep için  verilen  hiyeroglife baktığımızda "büyüklük"  sembolünü  içerdiğini  görüyoruz:


Büyük sopa  resmi  büyük olma  anlamı  katıyor.   Yukarıda  bahsedildiği  üzere  suları  yutarak  kıtlığa  sebep  olması da  düşünülmüş  olabilir.  Ra  figürünün  teknesini  durdurmak  için suları  yutması  düşüncesi ise  oldukça  büyük  bir  şey  hayal  edildiği  anlamına  gelir. 
  Yukarıdaki rölyefin üst  kısmında  firavun  lahitleri  dikkat  çekiyor. "Firavunlara  düşman  büyük  bir  yılan"  doğrudan   Apophis'i akla  getirir.  Yine de  sadece  resme  bakarak yılanın  suların  ortasındaki fonksiyonunu  anlamak  mümkün  olmayabilir.  Tasvirin  etrafındaki  hiyeroglif  yazılarda  yapılan  açıklamalar  belki bir  cevap  sunuyor  olabilir.  Ramses V veya VI nın mezarında şu  tasvir bulunuyormuş:
Kaynak: KV09, theban mapping project
Altındaki açıklamaya dikkat  ederseniz devasa  yılan zamanı yutuyormuş.  Tuthmose III'ün mezarındaki  bir rölyefin  altında bölünmüş  suların birkaç  saat sonra  ölümcül  şekilde  geri  geleceğine dair  açıklama  vardı.    Eğer bu  tasvirdeki  yılan  zamanı  yutuyor kabul  edilmişse,  bu  durumda   suların  erken kavuşmasına  sebep  olduğu da düşünülmüş müdür? Parantez  içinde rekonstrüksiyon  olduğu  belirtilmiş.  Aceba orjinalinde  beyaz  kısım mavi  renkte  miydi? yılanın  kuyruğu  beyaz  kısmın  içerisine girebildiğine  göre  duvar  gibi  bir şey değil, sıvı bir  madde  düşünülmüş  olsa gerektir.  
Her  tasvirde Su  sütunlarının üzerinde dimdik  duran  zaman 'tanrıları/tanrıçaları' da  resmedildiğine  göre ortadaki  yılan  ile  mitolojik zaman  tanrıları  arasında  bir  çatışma  düşünülüyor  olması  beklenir.  Suları  belli  süreliğine  ikiye  ayırıp  süre  sonunda  kapatmaktan  sorumlu  olan görevlilere  karşı zamanı  yutarak  erken kapanmayı sağlayıp  firavunları  öldürmeye  kasteden  bir  düşman  yılan  düşündüklerine  kanaat  getiriyorum.  
Yılanın  hemen  başının  üstünde  yazan  hiyeroglifler  ise konumuz  açısından önemli  olabilir.  Dikkatli bakınca buradaki hiyeroglif tanıdık geldi.
Eski bir Antik Mısır sözlüğünde Musa ismine benzeyen hiyeroglifi görmüş olduğumu hatırladım. Bu bir insan ismi olarak not edilmişti ve hatta sözlük yazarı "acaba Musa mı?" gibisine bir not düşmüştü yanına. Aşağıda görebilirsiniz, resmin hemen yanına iliştirdim.




Hiyeroglifi oluşturan şekillerden kuşlar ve yılan sağa baktığı için bu hiyeroglifin sağdan sola doğru okunması gerekiyor. Biliyorum çünkü hiyeroglif okumayla kısa bir süre ilgilendim. Bu sebeplerle Yılanın üzerinde yazan hiyeroglifin MS sesleri içerecek şekilde başladığını kestirmiş oldum. önemli  bir  şey  olabileceğini  düşünerek  bir arkadaştan ricada bulundum. Hiyeroglif okumasını bilen birini tanıyorsa okutması için...
Gelen cevap şöyle oldu:
Sordum hocam şoktayım
Hz Musa as ile ilgili 2 farklı bölüm var yazıda denildi
Ortadaki asaya kadar Ve sonrası
İlk bölüm asa yılan olayı
Diğeri ise
Hz Musanın as büyük bi güç karşısında secde etmesi
Yada biat etmesi
Uo özel bi ifade
Muose
Gibi bi okunuş oluyor
Dil hafif peltek çıkar
Muse gibi duyulur
En son sembol ters şamdan
İlahi güç yaratıcı gibi temsil edilir
Önündeki ise asa olan Musa tasviri
Onun karşısında kuşlar dağlar bitkiler eğilir
Biat eder
Arkadaki göz ise
Buna şahitlik yaptık demekmiş
Hiyerogliflerin alternatif okuması varmış.   

Daha sonra "Mesu" hiyeroglifini  bulduğum sözlüğe  tekrar  bakınca  aşağıdaki hiyeroglifleri  bulmuş  oldum:
kaynak  sözlük: Egyptian Hieroglyphic Dictionary, E. A. Wallis  Budge 

ilk  sıradaki  hieroglife Horapollo isimli   Mısırlı  sözlük  yazarının verdiği  anlam büyük yılanmış.  Horapollo, Mısırlı  olmasıyla birlikte  MS 5. Yüzyılda  yaşamış bir kişi. Hazırladığı düşünülen  hiyeroglif  sözlüğün her şeyi  doğru şekilde anlamlandırdığından  şüpheliyim. Dahası bu  kişi    Mısır'ın pagan rahiplerinin son  liderlerinden  birisi... Bir  süre  sonra  Hristiyanlar  pagan müesseselerini  ortadan  kaldırıyorlar. Şu  durumda Horapollo'nun konuya  tarafsız  yaklaşabileceğinden de  şüpheliyim.
  Yılan belirteciyle gösterilmiş  Mes hiyeroglifnin "Meusi" gibi  bir  okunuşu varmış gibi görünüyor.  incelediğimiz  rölyefteki  hiyerogliflerle  yan yana  getirdiğimizde rölyeftekinde  fazladan başka  işaretlerde  var.  Bunlar  anlamı  nasıl  etkiler  bilemiyorum.

Şu  halde yılanın  başının  üzerindeki  hiyeroglif,  en  azından "Büyük yılan boyun  eğdirildi" anlamına  geliyor  olacaktır. Buda, zaman  tanrıları  olarak  düşünülen  figürlerle  bir  çatışma  içerisinde  oluşunu  doğrular.    Yani  firavunların  canına  kasteden düşman  bir  figür  oluşunu doğrular.   Yukarıda  Apophis figürü için  sunduğumuz  tasvirlerden bir  tanesinde, Atum figürü   tarafından boyun  eğdirilmesi tasvir  edilmişti:


Meusi kelimesinin Musa  ismine  benzerliği  dikkatlerinizden  kaçmamıştır.  yukarıdaki diğer  kelimeleride  incelemişseniz  "MeS" hiyeroglifinde  akşam, karanlık gibi bir  anlamda  olabildiği görülüyor. Apophis ise  Mısır  mitolojisine  göre  dünyanın  dışındaki kapkaranlık  sularda  yılan  formunda  yüzüp  gezen  bir  varlıktır. 
Antik Mısırlılar  kendi düzenlerine  karşı  olan  herhangi  bir şeyi  Apophis  figürü  ile  ilişkilendirebiliyorlardı. Yukarıda  Britannica.com  dan  yaptığımız  alıntıyı hatırlayın:
 "....Ra'nın düşmanı olarak , düzenli kozmosun dışında olan her şeyi temsil ediyordu ."
Aşağıda,  ilgili  kısımda,   kanıtıyla birlikte  sunulmuş olduğu  üzere, Antik Mısırlılar en az bir metinde işgalci Hiksosları "Apopy çocukları" olarak nitelemişlerdi. Demek  istediğim  şey  incelediğimiz   rölyefteki yılan doğrudan Apophis  figürünü  temsil  etmiyorsa  bile bir  Apophis  ajanı  olarak  düşünülmesi  muhtemeldir.  Sonuç  olarak bölünmüş  suların  ortasındaki yılanın Apophis  olması veya  Apophis'in  bir  ajanı(neferi)  olması  makuldür ve  Apophis figürü  de  Hz.  Musa  ile  ilişkili  görünmektedir.   Yılanın üstünde yazan  kelime  sadece Büyük  yılan  anlamına  mı  geliyor? yoksa  Arkadaşımın yaptırdığı çevirideki  kadar  parlak  bir  tablo ile mi karşı  karşıyayız şimdilik  bilemiyorum.   


 
Ateş  Gölü 

Gerard  Gertoux'un kitabındaki  son  örnek şudur:

"The Book of Gates, which is an Ancient Egyptian funerary text dating from the New Kingdom, narrates the passage of a newly deceased soul into the next world. The scene of Hour 9 (below) in Ramses VI’s tomb (KV 9) shows that among the 12 dead ones in the basin of drowned (bottom) only 9 souls were resurrected (top of the picture)!"

"Yeni Krallık'tan kalma bir Eski Mısır cenaze töreni metni olan Kapılar Kitabı, yeni ölmüş bir ruhun bir sonraki dünyaya geçişini anlatır. Ramses VI'nın mezarındaki (KV 9) 9. Saat sahnesi , boğulanlar havuzundaki (alt kısımda) 12 ölüden sadece 9'unun dirildiğini (resmin üst kısmında) gösteriyor!"

Resmi  nasıl  algılamalıyız?  Gertoux'un dediği  şekilde  algılarsak, Ateş gölü denen  bir su  kütlesi var ve    içinden  geçenlerden  bir  kısmının  ölmesi  ve  diğerlerinin  zarar  görmeden  geçmesi  söz  konusu.    Bu tasvirde bölünmüş  sularda göremiyoruz ancak Ramses V veya VI 'nın  mezarında  aşağıdaki tasvirde  mevcutmuş:

Kaynak: KV09, theban mapping project
Şu halde  suların ikiye bölünmesi Ramses V veya  VI 'nın  mezarındaki kitabede  var ancak  bu  sefer birleşen  sular  herkesi  boğamıyor gibi  anlaşılıyor. 

Yukarıdaki  tasvirin yer aldığı  duvarın  daha kapsamlı  bir  resmini  buldum:

Ateş  gölünün  altında  büyük  bir  yılan  tasvir  edildiği  görülüyor.


Ahiret  Kitapları 

Amduat, Book of  Gates(Kapılar  kitabı), Lateny of  Ra vb.   farklı  isimler  altında  karşımıza çıkan  ahiret  kitaplarının  mantığı ölmüş  bireyin  ruhuna yardımcı  olmaktı.  Bu kitabe türünün özellikle  ilk  örnekleri,  sadece  firavunlar  veya ülkenin  diğer  önde  gelen  kişileri  için hazırlanmışlardı.  Mısır mitolojisinde, Güneş  tanrısının,  geceleri 12  saat  boyunca   yer  altı  dünyasında bir yolculuk  yaptığına  inanılıyordu. Ölmüş olan  firavunun ruhunun da benzer  bir  yolculuk yaparak huzura  kavuşabileceğine inanmışlar.   Ahiret  kitabeleri  mezar  sahibinin  ruhuna  telkin  vermeyi  amaçlıyor. Ruhun  çıkacağını varsaydıkları  yolculukta  hangi kapılardan  geçeceği hangi  mitolojik  tanrılara muhatap  olacağı, kimlerin  düşman  kimlerin  dost  olduğu  vb.  kendisine  tanıtılıyor. 

Kısa Bir Karşılaştırma ve Değerlendirme

Antik Mısırlıların ölüler kitabı diye nitelenen yazıtlarında zaman içinde değişiklikler olduğu görülüyor. Başta sunduğumuz III. Tuthmose'un mezarındaki üç sahne âdeta hikayenin çok tanrıcı versiyonu gibi görünüyor. Bir ordu tanrıların takdiriyle iki su sütununun kapanması yoluyla boğulmuş oluyor.
III. Tuthmose'un  mezarında 7. saat  denen  bölümde Apophis'in durdurulduğu  gösteriliyor. 
Suların ikiye  bölündüğü  10. saat bölümünde sağ  taraftaki  su  sütunun  üstündeki kayıkta büyük  bir  yılan  görüyoruz ancak bunun Apophis  olduğunu sanmıyorum.  Hem  7.  saatte durdurulmuş  olarak  düşünüldüğünden  hem de  bu  yılanın başı  şahin  başına benzediğinden Apophis'in  kastedilmediğine  kanaat  getiriyorum. Dahası yılanın  başının  üzerinde  "Ankh"  denen sembolü görüyoruz.  Bu  mısır  dininde  olumlu  bir  anlama  geliyor  ve  "yaşam anahtarı" veya  "Nil'in anahtarı" diye  niteleniyor.   



Eğer  bunu  Apophis  olarak  düşünmek  gerekiyorsa o zaman  şöyle  bir anlam  verebilirim:  sağ tarafta Apophis'in   kayığı  ve  yalnız başına  görülüyor. Solda Hathor, Ra'nın koç başlı formu dahil  olmak üzere  antik  mısırın  dininin  başlıca figürlerinden bazıları birlikte görünüyor.  Bu Apophis'in neredeyse tüm  mitolojik  tanrı  figürlerinin toplamına   denk  tutulmasını  çağrıştırıyor.  Yine de  horus tahtıyla  ortada duruyor  ve  yaşananlar  onun  iradesi altında gerçekleşiyormuş  gibi  tasvir  ediliyor.   

Kronolojik  olarak,  III. Tuthmose'dan  bir süre  sonra, Ramseslerin mezarlarında  gördüğümüz tasvirlerde, büyük bir yılan tam suların ortasında duruyor. Bu büyük  yılan  bir şekilde  Apophis  figürü ile  ilişkiliymiş  gibi görünüyor.  ilk  ahiret  kitabında  ise işler ortada duran horusun kontrolündeymiş gibiydi ama yine de kafa karıştıran  büyük bir  yılan  tasvir  edilmişti. 

Ramseslerin  mezarlarındaki  tasvirlerden  anlaşıldığı  kadarıyla, Antik Mısırlılar, Apophis'in öbür  dünyadaki  saldırılarından  bir  tanesini  "Ateş  gölü" denen bölgede  yaptığını  düşünüyor  olmalı.   Ateş gölü dedikleri bir su kütlesi belli süreliğine ikiye bölünüyor ve zamanı gelince sular birleştirilerek kapı kapanmış oluyor. Zamanı yutan  büyük yılan  firavunların  boğulmasına sebep  oluyormuş  gibi  görünüyor.  Apophis  bir  efsanede tam  güneş  batarken Ra figürünün karşısına çıkıyor.  Farklı  Mısır  kitabelerinde farklı  yerlerde Apophis'in  ortaya çıktığını   görüyoruz. Muhtemelen  Antik Mısırlılar  Apophis  figürünün  bizzat  kendisinin yada  ajanlarının birden  fazla  mevkide  saldırdığını  düşünüyorlardı.
Antik Mısırlılar en az bir metinde işgalci Hiksosları "Apopy çocukları" olarak nitelemişlerdi.  Gerard Gertoux'un kitabının ilgili  kısmını doğrudan  alıntılıyorum. Naos yazıtında Apopy çocukları  olarak  nitelenen kimselerin  tarihçilerin  hiksoslar  dediği  kavim olduğu  anlaşılmaktadır. sayfa  85'ten:

Tim  Mahoney'in  dediği  gibi,  çöküş  nerdeyse  Musa  (as) 'ın  orda  aranması  gerektiğini  düşünüyorum.  Firavun  ve  ordusun denizde  boğulmasının  ardından  kıtlık  ve  diğer  felaketlerle perişan  hale  gelmiş  Mısır  halkının  Hiksos  işgalini  durduracak gücü kalmamış  olmalıdır. (Allahu alem)
Hiksoslarda Yakub-har veya  Yakub-El gibi ibrani isimlerine  benzeyen  isimlere  rastlanmaktadır.  Bu  durum  hiksosların  Filistin  kökenli  olup  İbranilerle  akraba  olduklarını  düşündürmektedir.  
Benim  tezim  şu  şekilde: Apophis  isimli  kıtlık  getiren ve Nil nehri ile  ilişkilendirilmiş   bir  yılan  Mısır  halkının  inanışları arasında  vardı  ancak  çok büyük  önemi  olan  bir  figür  değildi.  Muhtemelen  kendisine  öz  anne  babası tarafından  apepi/apopi  ismi  verilmiş olan  Musa (as)  hem  Nil  nehri ile  getirilmiş olduğundan hem de kendisine  büyük  bir  yılana  dönüşen asa  mucizesi  verilmiş  olduğundan dahası kıtlık  dahil  çeşitli  felaketler  yaşandığından ve  sürecin   sonunda  firavun ve  askerleri  helak  olduklarından  Antik  Mısırlı rahipler  tüm  bunları  açıklamada  Apophis  inancını  öne  çıkarmış  ve  güncellemiş  olmalıdırlar. Apophis  figürünün  Mısır  mitolojisindeki  öneminin  birden  artması  bu şekilde olmuştur  diye  düşünüyorum.  Dahası  Tevrat'ta  bahsedilen felaketlerden  bir  tanesi  Mısır  üzerine  çöken  ve  birkaç  gün devam  eden  bir  karanlıktır.   Bu  karanlık  Ipuwer  papirüsü ile de  tasdik  olunmaktadır. Bazı  tarihçiler  Akdenizdeki  büyük  bir  volkan  patlamasının  (Santorino) ortalığa  saçılan  kara  bulutlarının  buna  sebep  olduğunu  düşünüyorlar.  Mitolojide Apophis'in her  gece  Ra'nın  kayığına  saldırıp  güneşin  doğumunu engellemeye  çalışması kanaatimce  bununla ilişkilidir.  Nitekim  bir  Mısır  efsanesinde  Güneş  batarken  Ra'nın karşısına  çıkan  Apophis  büyük  bir yılan  formundadır  ve  gözleriyle  Ra'yı hipnotize  ettiği  için  Ra ona  birşey  yapamamaktadır.  Ra'nın  yardımına  koşan  varlıklarda  Apophis'in  hipnotize  edici  gözlerinden  etkilenir  ve  onlarda  birşey  yapamazlar. Ta ki Seth yardıma  koşar  ve  o  hipnotize  olmayıp  büyü  yaparak  Apophis'in yenilmesini  sağlar. Yani  bu  efsaneye  göre  Apophis,  Güneş  tanrısını  durdurabilecek  güçtedir. 
Kaynak makale: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1121797 (Antik Mısır Mitolojisinde Apep-Ra Düellosu ve Hz. Musa’nın Yılana Dönüşen Asası: Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme)       

 Firavunların  ve  Maat'ın(Mısır dininin) düşmanı  olarak düşündükleri,  Kaousun, kıtlığın, felaketlerin,  karanlığın/güneşin  doğmayışının, işgalin tanrısı olarak düşündükleri bir figürün ikiye bölünen sularla da  ilişkili olması ve yılanla gösterilmesi size neyi çağrıştırıyor?
 Antik Mısırlılar bu işleri öbür dünyada oluyor diye tasvir ediyorlar ama bu kadar  benzerlik  ve  sıra  dışı düşünceler 'tesadüf' olabilir  mi? Şu  koca  dünyada  o  kadar  devlet  kurmuş  millet var   ve bu milletlere  ait  mitolojiler var. Başka  hangi  milletin  mitolojisinde öbür  dünyada  böyle  şeyler  oluyor?  Antik Mısır rahipleri, halkın hafızasından silemedikleri gerçekleri bu şekilde yedirmeye çalışmış olabilirler mi?
Özellikle Tuthmose III ve  2. Amenhotep zamanındaki yani Hz. Musa zamanından muhtemelen çokta uzak olmayan sahnelerin anlattığı şeyi nasıl başka şekilde düşünebiliriz ki?
Yeni  krallık  döneminden olan  son  tasvirde,  insanlardan bazıları zarar görmeden ateş gölünden geçerken birinci resimdeki 12 askerin tamamı helak olmuş  gibi  görünüyor. 
 Son tasvirde suların ikiye bölünmesi düşüncesini   göremiyoruz ancak Ramses V veya VI nın mezarında şu  tasvirde mevcutmuş:
Şu halde  suların ikiye bölünmesi Ramses VI 'nın  mezarındaki kitabede de   var ancak  bu  sefer birleşen  sular  herkesi  boğamıyor gibi  anlaşılıyor.    ilk Ramseslerin  mezarlarındaki resimlerde  suların  üzerinde  bekleyen  kişilerin tamamı kadın idi.  Burada  erkek olarak  tasvir  edildiğini  görüyoruz. Anlatım sürekli olarak  değiştirilmiş  gibi  görünüyor... 

Sonuç:
Evet, Antik Mısırlılar bu kitabelerde bize demiş oluyorlar ki, suların ikiye bölünüp askerleri boğduğu bu durum ahirette gerçekleşiyormuş...
Yine de bu  tasvirlere gereken değeri vermemiz  gerekiyor. Hiç değilse bu  mucizenin, Mısır mitolojisine nasıl etki ettiğini bize gösteriyorlar...


Not: Yazı  henüz tamamlanmamıştır. 










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder