Bazı firavunların mezar duvarlarında öyle tasvirler mevcut ki adeta denizin sularının bölünmesi mucizesini çizmişler gibi duruyor. Tabi çok tanrıcı bakış açısıyla...
III. Tuthmose'un ölüler kitabındaki "10. saat" denen bölüm üç satırdan oluşuyor ve ikinci satırdan itibaren çok düşündürücü tasvirler görüyoruz.
Resmin hemen altında belirtildiği gibi boyalı yüzeyi korumak için cam paneller monte etmişler.
Daha iyi anlaşılması için:
Tuthmose III 'ün ölüm tarihi MÖ 1425 olarak geçiyor (Wikipedia) Şu halde Hz. Musa'nın Firavununu arayan kimselerin MÖ 1425 tarihinin öncesine bakması yerinde olacaktır.
Antik Mısırlılar bu kitabede bize demiş oluyorlar ki, suların ikiye bölünüp askerleri boğduğu bu durum ahirette gerçekleşiyormuş...
Bu tasvirlere gereken değeri vermemiz gerekir. Hiç değilse bu mucizenin Mısır mitolojisine nasıl etki ettiğini bize gösteriyor...
Bu sahnenin aynısı II. Amenhotep'in mezarında da mevuttur.
Bu resim şöyle hazırlandı:
Resimleri bulduğum kaynakta, tasvir edilen bölüm birbirini tamamladığı belli olan iki fotoğraf şeklindeydi. İkinci fotoğraf biraz daha uzaktan çekilmiş gibi... İkinci fotoğrafın ilgili kısmını büyüterek birincisiyle yan yana getirdim.
Not: Maalesef link doğrudan sizi ilgili resimlere ulaştırmıyor. Açılan sayfa da Galery bölümünü tıklayıp 54. ve 55. resme ulaşmanız gerekiyor.
Bu iki fotoğrafın orijinalleri:
Büyütmek için tıklayınız.
Sular Gerçekten de İkiye Bölünüyor ve Birleşerek Aradakileri Boğuyor
Gerard Gertoux'un kitabında aşağıdaki resimle birlikte yapılmış olan açıklama, bu resimleri doğru algıladığımızı gösteriyor:
"The Egyptian texts that accompany these images are not very explicit. For example, the walls of Water in a split Sea, the water bandage is called "Lake of Fire", also appears in the scene of Hour 5 (below) in the Amduat book (Thutmose III tomb KV 34) and the Hieroglyphic text caption between walls states that water had once been present and would return in deadly fashion in the same waterway or body of water 5 hours later."
Bu görüntülere eşlik eden Mısır metinleri çok açık değiller. Örneğin, Amduat kitabında ki (Thutmose III mezar KV 34) "5. Saat" sahnesinde de bölünmüş bir denizdeki suyun duvarları görülmektedir. Su bandajına, "Ateş Gölü" denir. (Su) Duvarları arasında ki Hiyeroglif metin başlığında da, suyun bir zamanlar mevcut olduğu ve 5 saat sonra ölümcül bir şekilde aynı yoldan geri döneceği yer almaktadır.
Kaynak: Moses and the Exodus Chronological, Historical and Archaeological Evidence, Sayfa 88, Gerard Gertoux,
Yukarıda ki son örneğin geçtiği 5. saat isimli bölümü merak etmiş olabilirsiniz. Yine iki parça halinde buldum ve birleştirdim. En alt kısma odaklanın lütfen:
Kaynak: Theban Mapping Project , KV 34 , 81 ve 82 resimler)
Diğer Mezar Yazıtlarında Suların İkiye Bölünmesi
Gerard Gertoux'un kitabından başka bir tasvir ve açıklaması:
"The second image is the Amduat-parallel scene in the Book of Gates, Hour 4, with Hour Goddesses standing upright on top of the walls of divided waters, showing that the Walls of Water in the corresponding Amduat Hour 5 scene are vertical and not an overhead image or a map of pools or lakes. The Coiled serpent represents Apophis, an enemy entity, which is clouding the view, not a picture of blessed dead. In the Book of Gates, the "time snake (Apophis)" appears between two walls of water."
"İkinci görüntü, Kapılar Kitabında ki 4. Saat'teki (4. saat bölümündeki) Amduat (kitabıyla) paralel sahnedir; Saat Tanrıçaları, bölünmüş suların duvarlarının üzerinde dimdik dururken, buna karşılık gelen Amduat 5. Saat sahnesindeki Su Duvarlarının dikey olduğunu ve üstten görünüş veya bir havuz / göl haritası olmadığını gösterir. Sarmal yılan, kutsanmış ölülerin resmini değil, görüşü bulandıran düşman bir varlık olan Apophis'i temsil eder. Kapılar Kitabında, "zaman yılanı (Apophis)" iki su duvarı arasında belirir.
Büyük bir yılanın suyu böldüğünü düşündüren tasvir birden fazla mezarda karşımıza çıkmaktadır. Gerard Gertoux, bu figürlerin Apophis figürünü temsil ettiğini söylüyor. Bu doğru kabul edildiğinde karşımızdaki tablo çok daha parlak oluyor. İki örneğe daha bakalım ve ardından Apophis isimli, yılanla temsil edilen mitolojik figürün önemine değinerek yarılmış suların ortasındaki yılanın Apophis figürünü temsil etme olasılığını değerlendirelim.
Ramses IV 'ün Mezarından bir görüntü. (Theban Project KV 2)
Apophis Figürünün Önemi
Antik Mısır rölyeflerinde yılan figürlerine sıkça rastlanır ve çoğusu mitolojik tanrıların hizmetkarları olarak düşünülmüş veya duruma göre mitolojik tanrıları temsilen de çizilmiştir. Bununla birlikte deavasa bir yılan olarak resmedilen ve ölen firavunların ruhlarının Ra 'ya erişinceye kadar geçirdikleri serüvende kendisine karşı mücadele vermeleri gereken Apophis isimli bir figür daha görmekteyiz. Apophis kaos getiren ilahi bir varlık olarak düşünülmüştür. Gerçi hiçbir zaman İlah(netjer) işaretiyle gösterilmemiş olsada, mitolojide görüldüğü kadarıyla, birden fazla ilahın birbirine destek olmasıyla mâlub edilebilen bir varlık olarak düşünülmüştür. Britannica.com 'da aşağıdaki hiyeroglifle birlikte şu açıklama yapılmıştır:
Apopis, also called Apep, Apepi, or Rerek, ancient Egyptian demon of chaos, who had the form of a serpent and, as the foe of the sun god, Re, represented all that was outside the ordered cosmos. Although many serpents symbolized divinity and royalty, Apopis threatened the underworld and symbolized evil. Each night Apopis encountered Re at a particular hour in the sun god’s ritual journey through the underworld in his divine bark. Seth, who rode as guardian in the front of Re’s bark, attacked him with a spear and slew him, but the next night Apopis, who could not be permanently subdued, was there again to attack Re. The Egyptians believed that the king could help maintain the order of the world and assist Re by performing rituals against Apopis.
Apep , Apepi veya Rerek olarak da adlandırılan Apopis , eski Mısır kaos demonu , yılan şeklindeydi ve güneş tanrısı Ra'nın düşmanı olarak , düzenli kozmosun dışında olan her şeyi temsil ediyordu . Pek çok yılan tanrısallığı ve krallığı simgelese de, Apopis yeraltı dünyasını tehdit ediyor ve kötülüğü simgeliyordu. Apopis her gece, güneş tanrısının ilahi gemisiyle yeraltı dünyasında yaptığı ritüel yolculuğunda belirli bir saatte Ra ile karşılaşmaktadır. Seth, Ra'nın gemisinin ön tarafında bekçi olarak durur, ona mızrakla saldırıp onu öldürür, ancak kalıcı olarak boyun eğdirilemeyen Apopis,ertesi gece Ra'ya saldırmak için tekrar orada olmaktadır. Mısırlılar, kralın Apopis'e karşı ritüeller gerçekleştirmesiyle dünyanın düzeninin korunabileceğine ve Ra'ya yardım edebileceğine inanıyorlardı .
Bıçaklanmış halde tasvir edildiğine dikkat etmişsinizdir. Üstündeki dalgalar onun bir su yılanı olarak düşünüldüğüne işaret edebilir. Bu dalga hiyeroglifinin Nil nehrinden hareketle ortaya konmuş olduğu düşünülmektedir. Apophis ismi eski bir kıtlık döneminden kalmış olan bir yazıtta görülmektedir. Nil nehrinin yeterince taşmadığı ve kuraklığın olduğu zamanlarda Apophis'in suçlanmış olduğuna işaret ediyor. Acaba Nil nehrinin sularını içerek kuraklığa sebep olduğunu mu düşünüyorlardı? Bir efsanede Ra'nın gemisini karaya oturtmak için suları içtiği düşünülürse kuraklık hakkındaki fikrinde o yönde olması muhtemel görünüyor. Bu durumda oldukça büyük bir yılan hayal ettiklerini söyleyebiliriz. (bknz: The Iconography and Role of Serpents in Ancient Egypt: The Serpent Demon Apophis,Alfred Eaton Walker V)
Aşağıda Wikipedia'nın "Apep" başlıklı makalesinde sunulmuş olan rölyefleri görebilirsiniz: Apophis'in kıtlıkla ilişkilendirildiği en eski bahis MÖ 2100 civarından geliyor. Hiksos işgali öncesi dönemde bu isme sınırlı sayıda yerde rastlanmasına karşılık kral mezarlarında vb. yerlerde tasvirleri olmayıp çokta önem verilmiyormuş gibi görünmektedir. Hiksos işgalinden sonraki yeni krallıkta, birden bire çok fazla önem kazanıp Mısır mitolojisindeki büyük bir figür haline getirilmiş olduğu görülüyor.
Firavunların düşmanı olan , kıtlığa sebep olabilen, kaos getiren ve suları bölen devasa bir yılan sizlere neyi çağrıştırıyor? Hz Musa 'nın büyük bir yılana dönüşen asası, sihirbazların yılan gibi görünen nesnelerini yutup eski haline dönmüştü. ilginçtir ki Mısır rölyeflerinde yılan ile asanın ilişkilendirildiği örnekler de görebiliyoruz.
Mısır Rölyeflerinde Âsâ - Yılan İlişkisi
Aşağıdaki yılan figürü Apophis değil ancak asa ile yılanın ilişkilendirildiğini düşündürüyor. Zaten Musa kıssasına göre de Antik Mısır sihirbazları ellerindeki nesneleri yılan gibi gösterebiliyorlardı.
Kaynak: Theban mapping project KV 09, 29. resim
Aşağıdaki resimde ise aynı mitolojik figür, doğrudan, bir yılanı elinde tutuyor. Yılanın tıpkı asa gibi dik duruşuna dikkat edin. Dahası bu resimlerin ikisi de aynı mezardan ve aynı yolculuğun safhaları resmedilmiş oluyor. Yani gerçekten de âsa yılana dönüşmüş diye anlaşılıyor.
(KV 09, 41. resim)
Aşağıda ki karşılıklı duran iki asanın baş kısmında yukarı mısırın tacı olarak bilinen sembolleri görebilirsiniz. Asa, hükümdara verilmiş ilahi bir yönetim yetkisini temsil ediyormuş gibi görünüyor. Hemen sağda asaya benzetilmiş halde duran bir yılan var. (büyüterek bakabilirsiniz)
(KV 09, resim 49)
Yahudiler Açısından Apopi/Apepi İsmiGerard Gertoux'un kitabında ifade edildiğine göre Apepi kelimesi, İbranice'de "çok tatlı,sevimli olan" anlamına gelmektedir. Kur'an 'da da Musa'nın bebek iken çok şirin görünüyor olabileceğini düşündüren bir ayet bulunmaktadır:
Onu sandığa koy ve ırmağa bırak; böylece ırmak onu kıyıya çıkarsın ve benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Mûsâ!) Senin üzerine kendimden bir sevgi bıraktım ki (sevilesin), nezâretim altında büyütülüp yetiştirilesin.
Kişisel kanaatim odur ki, Musa (as) hem firavunun sarayında büyüyüp hemde öz annesi tarafından emzirilmiş olduğundan hem firavun ailesi ona bir isim vermiş hem de öz ailesi tarafından İbranice olan başka bir isim daha verilmişti. Muhtemelen çok şirin olmasından ötürü öz anne babası Apepi/Apopi ismini vermişlerdi.
Not: Asa ve Yılan ilişkisi ilerde müstakil olarak ele alınabilir. Apophis'in
Musa kıssasıyla ilişkisi daha geniş ele alınmayı hak ettiği için bu bölüm genişletilebilir.
Bölünmüş Suların Ortasındaki Yılan Gerçekten Apophis mi?
Gertoux, yılanın düşman bir varlık olarak göründüğünü bu sebeple Apophis olduğunu söylemişti. Bana göre apophis olarak düşünülmesini destekleyen bir hususta büyük bir yılan olarak tasvir edilmesidir.
Wikipedia'da apep için verilen hiyeroglife baktığımızda "büyüklük" sembolünü içerdiğini görüyoruz:
Büyük sopa resmi büyük olma anlamı katıyor. Yukarıda bahsedildiği üzere suları yutarak kıtlığa sebep olması da düşünülmüş olabilir. Ra figürünün teknesini durdurmak için suları yutması düşüncesi ise oldukça büyük bir şey hayal edildiği anlamına gelir.
Yukarıdaki rölyefin üst kısmında firavun lahitleri dikkat çekiyor. "Firavunlara düşman büyük bir yılan" doğrudan Apophis'i akla getirir. Yine de sadece resme bakarak yılanın suların ortasındaki fonksiyonunu anlamak mümkün olmayabilir. Tasvirin etrafındaki hiyeroglif yazılarda yapılan açıklamalar belki bir cevap sunuyor olabilir. Ramses V veya VI nın mezarında şu tasvir bulunuyormuş:
Kaynak: KV09, theban mapping project
Altındaki açıklamaya dikkat ederseniz devasa yılan zamanı yutuyormuş. Tuthmose III'ün mezarındaki bir rölyefin altında bölünmüş suların birkaç saat sonra ölümcül şekilde geri geleceğine dair açıklama vardı. Eğer bu tasvirdeki yılan zamanı yutuyor kabul edilmişse, bu durumda suların erken kavuşmasına sebep olduğu da düşünülmüş müdür? Parantez içinde rekonstrüksiyon olduğu belirtilmiş. Aceba orjinalinde beyaz kısım mavi renkte miydi? yılanın kuyruğu beyaz kısmın içerisine girebildiğine göre duvar gibi bir şey değil, sıvı bir madde düşünülmüş olsa gerektir. Her tasvirde Su sütunlarının üzerinde dimdik duran zaman 'tanrıları/tanrıçaları' da resmedildiğine göre ortadaki yılan ile mitolojik zaman tanrıları arasında bir çatışma düşünülüyor olması beklenir. Suları belli süreliğine ikiye ayırıp süre sonunda kapatmaktan sorumlu olan görevlilere karşı zamanı yutarak erken kapanmayı sağlayıp firavunları öldürmeye kasteden bir düşman yılan düşündüklerine kanaat getiriyorum.
Yılanın hemen başının üstünde yazan hiyeroglifler ise konumuz açısından önemli olabilir. Dikkatli bakınca buradaki hiyeroglif tanıdık geldi.
Eski bir Antik Mısır sözlüğünde Musa ismine benzeyen hiyeroglifi görmüş olduğumu hatırladım. Bu bir insan ismi olarak not edilmişti ve hatta sözlük yazarı "acaba Musa mı?" gibisine bir not düşmüştü yanına. Aşağıda görebilirsiniz, resmin hemen yanına iliştirdim.
Hiyeroglifi oluşturan şekillerden kuşlar ve yılan sağa baktığı için bu hiyeroglifin sağdan sola doğru okunması gerekiyor. Biliyorum çünkü hiyeroglif okumayla kısa bir süre ilgilendim. Bu sebeplerle Yılanın üzerinde yazan hiyeroglifin MS sesleri içerecek şekilde başladığını kestirmiş oldum. önemli bir şey olabileceğini düşünerek bir arkadaştan ricada bulundum. Hiyeroglif okumasını bilen birini tanıyorsa okutması için...
Gelen cevap şöyle oldu:
Sordum hocam şoktayım
Hz Musa as ile ilgili 2 farklı bölüm var yazıda denildi
Ortadaki asaya kadar Ve sonrası
İlk bölüm asa yılan olayı
Diğeri ise
Hz Musanın as büyük bi güç karşısında secde etmesi
Yada biat etmesi
Uo özel bi ifade
Muose
Gibi bi okunuş oluyor
Dil hafif peltek çıkar
Muse gibi duyulur
En son sembol ters şamdan
İlahi güç yaratıcı gibi temsil edilir
Önündeki ise asa olan Musa tasviri
Onun karşısında kuşlar dağlar bitkiler eğilir
Biat eder
Arkadaki göz ise
Buna şahitlik yaptık demekmiş
Hiyerogliflerin alternatif okuması varmış.
Daha sonra "Mesu" hiyeroglifini bulduğum sözlüğe tekrar bakınca aşağıdaki hiyeroglifleri bulmuş oldum:
kaynak sözlük: Egyptian Hieroglyphic Dictionary, E. A. Wallis Budge
ilk sıradaki hieroglife Horapollo isimli Mısırlı sözlük yazarının verdiği anlam büyük yılanmış. Horapollo, Mısırlı olmasıyla birlikte MS 5. Yüzyılda yaşamış bir kişi. Hazırladığı düşünülen hiyeroglif sözlüğün her şeyi doğru şekilde anlamlandırdığından şüpheliyim. Dahası bu kişi Mısır'ın pagan rahiplerinin son liderlerinden birisi... Bir süre sonra Hristiyanlar pagan müesseselerini ortadan kaldırıyorlar. Şu durumda Horapollo'nun konuya tarafsız yaklaşabileceğinden de şüpheliyim. Yılan belirteciyle gösterilmiş Mes hiyeroglifnin "Meusi" gibi bir okunuşu varmış gibi görünüyor. incelediğimiz rölyefteki hiyerogliflerle yan yana getirdiğimizde rölyeftekinde fazladan başka işaretlerde var. Bunlar anlamı nasıl etkiler bilemiyorum.
Şu halde yılanın başının üzerindeki hiyeroglif, en azından "Büyük yılan boyun eğdirildi" anlamına geliyor olacaktır. Buda, zaman tanrıları olarak düşünülen figürlerle bir çatışma içerisinde oluşunu doğrular. Yani firavunların canına kasteden düşman bir figür oluşunu doğrular. Yukarıda Apophis figürü için sunduğumuz tasvirlerden bir tanesinde, Atum figürü tarafından boyun eğdirilmesi tasvir edilmişti:
Meusi kelimesinin Musa ismine benzerliği dikkatlerinizden kaçmamıştır. yukarıdaki diğer kelimeleride incelemişseniz "MeS" hiyeroglifinde akşam, karanlık gibi bir anlamda olabildiği görülüyor. Apophis ise Mısır mitolojisine göre dünyanın dışındaki kapkaranlık sularda yılan formunda yüzüp gezen bir varlıktır.
Antik Mısırlılar kendi düzenlerine karşı olan herhangi bir şeyi Apophis figürü ile ilişkilendirebiliyorlardı. Yukarıda Britannica.com dan yaptığımız alıntıyı hatırlayın:
"....Ra'nın düşmanı olarak , düzenli kozmosun dışında olan her şeyi temsil ediyordu ."
Aşağıda, ilgili kısımda, kanıtıyla birlikte sunulmuş olduğu üzere, Antik Mısırlılar en az bir metinde işgalci Hiksosları "Apopy çocukları" olarak nitelemişlerdi. Demek istediğim şey incelediğimiz rölyefteki yılan doğrudan Apophis figürünü temsil etmiyorsa bile bir Apophis ajanı olarak düşünülmesi muhtemeldir. Sonuç olarak bölünmüş suların ortasındaki yılanın Apophis olması veya Apophis'in bir ajanı(neferi) olması makuldür ve Apophis figürü de Hz. Musa ile ilişkili görünmektedir. Yılanın üstünde yazan kelime sadece Büyük yılan anlamına mı geliyor? yoksa Arkadaşımın yaptırdığı çevirideki kadar parlak bir tablo ile mi karşı karşıyayız şimdilik bilemiyorum.
Ateş Gölü
Gerard Gertoux'un kitabındaki son örnek şudur:
"The Book of Gates, which is an Ancient Egyptian funerary text dating from the New Kingdom, narrates the passage of a newly deceased soul into the next world. The scene of Hour 9 (below) in Ramses VI’s tomb (KV 9) shows that among the 12 dead ones in the basin of drowned (bottom) only 9 souls were resurrected (top of the picture)!"
"Yeni Krallık'tan kalma bir Eski Mısır cenaze töreni metni olan Kapılar Kitabı, yeni ölmüş bir ruhun bir sonraki dünyaya geçişini anlatır. Ramses VI'nın mezarındaki (KV 9) 9. Saat sahnesi , boğulanlar havuzundaki (alt kısımda) 12 ölüden sadece 9'unun dirildiğini (resmin üst kısmında) gösteriyor!"
Resmi nasıl algılamalıyız? Gertoux'un dediği şekilde algılarsak, Ateş gölü denen bir su kütlesi var ve içinden geçenlerden bir kısmının ölmesi ve diğerlerinin zarar görmeden geçmesi söz konusu. Bu tasvirde bölünmüş sularda göremiyoruz ancak Ramses V veya VI 'nın mezarında aşağıdaki tasvirde mevcutmuş:
Kaynak: KV09, theban mapping project
Şu halde suların ikiye bölünmesi Ramses V veya VI 'nın mezarındaki kitabede var ancak bu sefer birleşen sular herkesi boğamıyor gibi anlaşılıyor.
Yukarıdaki tasvirin yer aldığı duvarın daha kapsamlı bir resmini buldum:
Ateş gölünün altında büyük bir yılan tasvir edildiği görülüyor.
Ahiret Kitapları
Amduat, Book of Gates(Kapılar kitabı), Lateny of Ra vb. farklı isimler altında karşımıza çıkan ahiret kitaplarının mantığı ölmüş bireyin ruhuna yardımcı olmaktı. Bu kitabe türünün özellikle ilk örnekleri, sadece firavunlar veya ülkenin diğer önde gelen kişileri için hazırlanmışlardı. Mısır mitolojisinde, Güneş tanrısının, geceleri 12 saat boyunca yer altı dünyasında bir yolculuk yaptığına inanılıyordu. Ölmüş olan firavunun ruhunun da benzer bir yolculuk yaparak huzura kavuşabileceğine inanmışlar. Ahiret kitabeleri mezar sahibinin ruhuna telkin vermeyi amaçlıyor. Ruhun çıkacağını varsaydıkları yolculukta hangi kapılardan geçeceği hangi mitolojik tanrılara muhatap olacağı, kimlerin düşman kimlerin dost olduğu vb. kendisine tanıtılıyor.
Kısa Bir Karşılaştırma ve Değerlendirme
Antik Mısırlıların ölüler kitabı diye nitelenen yazıtlarında zaman içinde değişiklikler olduğu görülüyor. Başta sunduğumuz III. Tuthmose'un mezarındaki üç sahne âdeta hikayenin çok tanrıcı versiyonu gibi görünüyor. Bir ordu tanrıların takdiriyle iki su sütununun kapanması yoluyla boğulmuş oluyor.
III. Tuthmose'un mezarında 7. saat denen bölümde Apophis'in durdurulduğu gösteriliyor.
Suların ikiye bölündüğü 10. saat bölümünde sağ taraftaki su sütunun üstündeki kayıkta büyük bir yılan görüyoruz ancak bunun Apophis olduğunu sanmıyorum. Hem 7. saatte durdurulmuş olarak düşünüldüğünden hem de bu yılanın başı şahin başına benzediğinden Apophis'in kastedilmediğine kanaat getiriyorum. Dahası yılanın başının üzerinde "Ankh" denen sembolü görüyoruz. Bu mısır dininde olumlu bir anlama geliyor ve "yaşam anahtarı" veya "Nil'in anahtarı" diye niteleniyor.
Eğer bunu Apophis olarak düşünmek gerekiyorsa o zaman şöyle bir anlam verebilirim: sağ tarafta Apophis'in kayığı ve yalnız başına görülüyor. Solda Hathor, Ra'nın koç başlı formu dahil olmak üzere antik mısırın dininin başlıca figürlerinden bazıları birlikte görünüyor. Bu Apophis'in neredeyse tüm mitolojik tanrı figürlerinin toplamına denk tutulmasını çağrıştırıyor. Yine de horus tahtıyla ortada duruyor ve yaşananlar onun iradesi altında gerçekleşiyormuş gibi tasvir ediliyor.
Kronolojik olarak, III. Tuthmose'dan bir süre sonra, Ramseslerin mezarlarında gördüğümüz tasvirlerde, büyük bir yılan tam suların ortasında duruyor. Bu büyük yılan bir şekilde Apophis figürü ile ilişkiliymiş gibi görünüyor. ilk ahiret kitabında ise işler ortada duran horusun kontrolündeymiş gibiydi ama yine de kafa karıştıran büyük bir yılan tasvir edilmişti.
Ramseslerin mezarlarındaki tasvirlerden anlaşıldığı kadarıyla, Antik Mısırlılar, Apophis'in öbür dünyadaki saldırılarından bir tanesini "Ateş gölü" denen bölgede yaptığını düşünüyor olmalı. Ateş gölü dedikleri bir su kütlesi belli süreliğine ikiye bölünüyor ve zamanı gelince sular birleştirilerek kapı kapanmış oluyor. Zamanı yutan büyük yılan firavunların boğulmasına sebep oluyormuş gibi görünüyor. Apophis bir efsanede tam güneş batarken Ra figürünün karşısına çıkıyor. Farklı Mısır kitabelerinde farklı yerlerde Apophis'in ortaya çıktığını görüyoruz. Muhtemelen Antik Mısırlılar Apophis figürünün bizzat kendisinin yada ajanlarının birden fazla mevkide saldırdığını düşünüyorlardı.
Antik Mısırlılar en az bir metinde işgalci Hiksosları "Apopy çocukları" olarak nitelemişlerdi. Gerard Gertoux'un kitabının ilgili kısmını doğrudan alıntılıyorum. Naos yazıtında Apopy çocukları olarak nitelenen kimselerin tarihçilerin hiksoslar dediği kavim olduğu anlaşılmaktadır. sayfa 85'ten:
Tim Mahoney'in dediği gibi, çöküş nerdeyse Musa (as) 'ın orda aranması gerektiğini düşünüyorum. Firavun ve ordusun denizde boğulmasının ardından kıtlık ve diğer felaketlerle perişan hale gelmiş Mısır halkının Hiksos işgalini durduracak gücü kalmamış olmalıdır. (Allahu alem)Hiksoslarda Yakub-har veya Yakub-El gibi ibrani isimlerine benzeyen isimlere rastlanmaktadır. Bu durum hiksosların Filistin kökenli olup İbranilerle akraba olduklarını düşündürmektedir.
Benim tezim şu şekilde: Apophis isimli kıtlık getiren ve Nil nehri ile ilişkilendirilmiş bir yılan Mısır halkının inanışları arasında vardı ancak çok büyük önemi olan bir figür değildi. Muhtemelen kendisine öz anne babası tarafından apepi/apopi ismi verilmiş olan Musa (as) hem Nil nehri ile getirilmiş olduğundan hem de kendisine büyük bir yılana dönüşen asa mucizesi verilmiş olduğundan dahası kıtlık dahil çeşitli felaketler yaşandığından ve sürecin sonunda firavun ve askerleri helak olduklarından Antik Mısırlı rahipler tüm bunları açıklamada Apophis inancını öne çıkarmış ve güncellemiş olmalıdırlar. Apophis figürünün Mısır mitolojisindeki öneminin birden artması bu şekilde olmuştur diye düşünüyorum. Dahası Tevrat'ta bahsedilen felaketlerden bir tanesi Mısır üzerine çöken ve birkaç gün devam eden bir karanlıktır. Bu karanlık Ipuwer papirüsü ile de tasdik olunmaktadır. Bazı tarihçiler Akdenizdeki büyük bir volkan patlamasının (Santorino) ortalığa saçılan kara bulutlarının buna sebep olduğunu düşünüyorlar. Mitolojide Apophis'in her gece Ra'nın kayığına saldırıp güneşin doğumunu engellemeye çalışması kanaatimce bununla ilişkilidir. Nitekim bir Mısır efsanesinde Güneş batarken Ra'nın karşısına çıkan Apophis büyük bir yılan formundadır ve gözleriyle Ra'yı hipnotize ettiği için Ra ona birşey yapamamaktadır. Ra'nın yardımına koşan varlıklarda Apophis'in hipnotize edici gözlerinden etkilenir ve onlarda birşey yapamazlar. Ta ki Seth yardıma koşar ve o hipnotize olmayıp büyü yaparak Apophis'in yenilmesini sağlar. Yani bu efsaneye göre Apophis, Güneş tanrısını durdurabilecek güçtedir.
Firavunların ve Maat'ın(Mısır dininin) düşmanı olarak düşündükleri, Kaousun, kıtlığın, felaketlerin, karanlığın/güneşin doğmayışının, işgalin tanrısı olarak düşündükleri bir figürün ikiye bölünen sularla da ilişkili olması ve yılanla gösterilmesi size neyi çağrıştırıyor?
Antik Mısırlılar bu işleri öbür dünyada oluyor diye tasvir ediyorlar ama bu kadar benzerlik ve sıra dışı düşünceler 'tesadüf' olabilir mi? Şu koca dünyada o kadar devlet kurmuş millet var ve bu milletlere ait mitolojiler var. Başka hangi milletin mitolojisinde öbür dünyada böyle şeyler oluyor? Antik Mısır rahipleri, halkın hafızasından silemedikleri gerçekleri bu şekilde yedirmeye çalışmış olabilirler mi?
Özellikle Tuthmose III ve 2. Amenhotep zamanındaki yani Hz. Musa zamanından muhtemelen çokta uzak olmayan sahnelerin anlattığı şeyi nasıl başka şekilde düşünebiliriz ki?
Yeni krallık döneminden olan son tasvirde, insanlardan bazıları zarar görmeden ateş gölünden geçerken birinci resimdeki 12 askerin tamamı helak olmuş gibi görünüyor.
Son tasvirde suların ikiye bölünmesi düşüncesini göremiyoruz ancak Ramses V veya VI nın mezarında şu tasvirde mevcutmuş:
Şu halde suların ikiye bölünmesi Ramses VI 'nın mezarındaki kitabede de var ancak bu sefer birleşen sular herkesi boğamıyor gibi anlaşılıyor. ilk Ramseslerin mezarlarındaki resimlerde suların üzerinde bekleyen kişilerin tamamı kadın idi. Burada erkek olarak tasvir edildiğini görüyoruz. Anlatım sürekli olarak değiştirilmiş gibi görünüyor...
Sonuç:
Evet, Antik Mısırlılar bu kitabelerde bize demiş oluyorlar ki, suların ikiye bölünüp askerleri boğduğu bu durum ahirette gerçekleşiyormuş...
Yine de bu tasvirlere gereken değeri vermemiz gerekiyor. Hiç değilse bu mucizenin, Mısır mitolojisine nasıl etki ettiğini bize gösteriyorlar...
Not: Yazı henüz tamamlanmamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder