Geçmişte Dünyamıza uzaylılar uğramış mıdır bilmiyorum AMA gördüğüm kadarıyla Sitchin veya Daniken gibi adamların önümüze koydukları (sözde) kanıtlar insanları yanıltıyor. Bazı antik kalıntıları bilerek yada bilmeyerek çarpıtıyorlar. Gereken cevapların verilmesi için bu blogu düzenlemeye karar verdim. Blogun diğer bir hedefi de vahyin delillerini ortaya koymak ve iftiralara cevap vermektir.
Antik Mısırda Korindon Kullanımının Kanıtları (Granit Kesme Teknolojisi)
Eski Mısırlıların graniti nasıl kestikleri ve deldikleri konusunda Denys Stocks 'un yapmış olduğu deneyler önemlidir. Bu deneylerde granitin bakır ve kum ile kesilebileceği gösterilmişti. Aşağıdaki kısa video da Denys Stock 'un deneylerinden alıntılar eşliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Yazımızın konusu "korindon" olmasına rağmen öncelikle Denys Stock'un deneylerini hatırlatmada fayda görüyorum. Bu deneyler hakkında hiçbir ön bilgiye sahip olmayan okuyucuların yazıya devam etmeden önce videoyu izlemesini özellikle rica ediyorum.
Testere İzleri ve Korindon İddiası
"Uzun zamandır jeologlar tarafından Mısır'da bulunan en sert aşındırıcının, büyük ölçüde kuvars parçacıklarından oluşan, çöl kumu olduğu düşünülüyordu (Kuvars için Mohs sertliği 7).
Ancak bazı sondaj deliklerindeki yivlerin(grooves) şekli, delme için kullanılan aşındırıcının kumdan daha sert ve kaba olduğunu düşündürür: yivlerin kenarları pürüzlüdür ve yüzey genel olarak oldukça pürüzlüdür (Şekil 3). Deneyler, kum süspansiyonunun yivlerin kenarlarını ve bir sondaj deliğinin iç yüzeyini daha pürüzsüz hale getirdiğini göstermektedir." (kaynak: https://antropogenez.ru/drilling/)
Figure 3 — A bow drill in an ancient Egyptian image
Aşağıdaki silindir konumuzu ilgilendiren değerli bir arkeolojik buluntudur. William Matthew Flinders Petrie tarafından bulunmuştur. Bir granit bloğunda delik açıldıktan sonra geriye kalan artık nesnedir. Binlerce yıllık bu artık nesnenin üzerindeki izler Antik Mısırlıların Graniti delme işlemini nasıl gerçekleştirdiği hakkında bize ip ucu vermektedir.
Aşağıda Petrie'nin bulduğu silindirin üzerindeki binlerce yıllık yivler(sol taraftaki) ile modern deneylerden birisinde elde edilmiş yivler (sağdaki) karşılaştırılmıştır.
Aralında Petrie'nin de olduğu bazı bilim insanları deneylerde oluşan yivlerle arkeolojik buluntular üzerindeki yivleri kıyaslayarak Antik Mısırlıların sadece kuvars kumunu değil korindon gibi daha sert aşındırıcıları da kullandıklarını iddia etmişlerdi.
ve iddia doğrudan bir kanıtla desteklendi : Geçtiğimiz yıllarda Amarna 'da bulunan yontulmuş bir taş parçasının sondaj deliğinde korindon parçacıkları tespit edildi.
Korindon Minerali Hakkında Kısa Bilgi
"Korindon, alüminyum oksitin (Al2O3) kristal bir formudur. Tipik olarak eser miktarda demir, titanyum, vanadyum ve krom içerir. Kayaç oluşturan bir mineraldir. Doğal haliyle şeffaf bir malzemedir ancak kristal yapısındaki geçiş metali oranlarına bağlı olarak farklı renklere sahip olabilir. Korindon'un iki ana değerli taş çeşidi vardır: yakut ve safir. Yakutlar, kromun varlığından dolayı kırmızıdır ve safirler, hangi geçiş metalinin mevcut olduğuna bağlı olarak bir dizi renk sergilerler. Nadir bir safir türü olan padparadscha safir pembe-turuncu renktedir.
Korindon sertliği nedeniyle ,neredeyse tüm diğer mineralleri çizebilir.(saf korundum Mohs ölçeğinde 9.0 olarak tanımlanır) Genellikle zımpara kağıdında ve metal, plastik, ahşap işlemede kullanılan büyük aletlerde aşındırıcı olarak kullanılır. Zımpara, bir çeşit korindon türü olmakla beraber mücevherât cinsinden bir değeri yoktur. Zımpara, genellikle aşındırıcı olarak kullanılır. Zımparanın siyahımsı tonuna hematit, spinel veya manyetit safsızlıkları neden olur."(kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/Corundum )
Korindon, yaygın hale gelmiş bir yanlış bilgi ile elmastan sonraki en sert ikinci doğal mineral zannedilmektedir. Gerçekte Mozanit Maddesi Korindondan daha sert olup artık korindon için üçüncü en sert mineral demek icap etmektedir. Yukarda Korindonun Mohs ölçeğindeki sertlik derecesinin 9.0 olduğunu söylemiştik. Mozanit mineralinin derecesi ise 9.25 'tir.(kaynak:https://en.wikipedia.org/wiki/Moissanite )
Korindon minerallerinin dahil olduğu oldukça sert aşındırıcı karışımlarının Bronz Çağında, Antik Yunan gibi medeniyetlerin zanaatkarlarınca kullanılmış olduğu kanıtlarıyla ortaya konmuştur. (kaynak: https://www.jstor.org/stable/1359662)
Söz konusu makale, Metropolitan Sanat Müzesi'nden Anna Serotta (Nesneleri Koruma Bölümü) ve
Federico Carò (Bilimsel Araştırma Departmanı) tarafından yazılmıştı. Makalede verilen bazı bilgiler şöyle:
"Ancient Egyptian craftsmen were exceptionally skilled and prolific in extracting and shaping a wide variety of stones. For millennia, soft and hard stones were quarried, cut, drilled, carved and polished using a variety of tools and techniques, and it is generally agreed that abrasives played a significant role. Both saws and core drills utilized particulate abrasives, and the finishing of sculptures and architectural elements was likely carried out with a combination of rubbing-stones and abrasive slurries. [1] The composition of the abrasive materials used has been much debated, particularly in relation to the working of hard stones. [2] Were stones such as granite, diorite and quartzite shaped and polished using solely quartz-based abrasives, or did Egyptian craftsmen have access to harder materials? It has been demonstrated through archaeological evidence and experimental data [3] that corundum and emery, mixtures of minerals with a maximum hardness of 9 in the Mohs scale, were employed by craftsmen in the ancient Mediterranean and Near East, but were these materials part of the Egyptian tool kit Although Petrie and other scholars posited the use of emery abrasive powder [4], the absence of direct evidence for the use of this material in Egypt, the lack of known sources of emery in Egypt, and the presence of quartz sand embedded in ancient drill holes led Lucas to dismiss the use of emery by Egyptian craftsmen. [5] Instead, he asserts that the abrasive used was much more likely a readily available local product, quartz sand, the ability of which to abrade the quartz component in hard stones was subsequently demonstrated through experimental archaeology by Denys Stocks. [6] However, in their investigation of concentric abrasive marks in drilled granite cores, Gorelick and Gwinnet concluded that corundum or emery could not be ruled out as an abrasive source, as drilling experiments using these harder materials produced lines much more similar in character to those observed on archaeological material. [7] A better understanding of the abrasive marks left behind on Egyptian objects is at the crux of this question, and the study presented here is part of a larger investigation aiming to better understand and characterise marks on Egyptian hard stone objects."
"Eski Mısırlı zanaatkarlar, çok çeşitli (türden) taşları çıkarma ve şekillendirme konusunda son derece yetenekli ve üretkendi. Binlerce yıl boyunca, yumuşak ve sert taşlar çeşitli alet ve teknikler kullanılarak ocaktan çıkarıldı, kesildi, delindi, oyuldu ve cilalandı ve genel olarak aşındırıcıların önemli bir rol oynadığı kabul edildi. Hem testereler hem de karot matkapları (için) parçacıklı aşındırıcılar kullanılıyordu ve heykellerin, mimari öğelerin bitirilmesi muhtemelen ovalama taşları ve aşındırıcı bulamaçların bir kombinasyonu ile gerçekleştiriliyordu. [1] Kullanılan aşındırıcı malzemelerin bileşimi, özellikle sert taşların işlenmesiyle ilgili olarak çok tartışılmıştır. [2] Granit, diyorit ve kuvarsit gibi taşlar sadece kuvars bazlı aşındırıcılar kullanılarak mı şekillendirilip parlatıldı, yoksa Mısırlı ustaların daha sert malzemelere erişimi var mıydı? Arkeolojik kanıtlar ve deneysel verilerle [3] gösterilmiştir ki, Mohs ölçeğinde maksimum sertliği 9 olan korindon ve zımpara, eski Akdeniz ve Yakın Doğu'daki zanaatkarlar tarafından kullanılmıştır (peki) ama (aceba) bu malzemeler Mısır alet takımının (da) bir parçası mıydı? Petrie ve diğer bilim adamları, aşındırıcı toz (olarak) zımpara kullanımını önermelerine rağmen, bu malzemenin Mısır'da kullanımına ilişkin (henüz) doğrudan kanıt bulunmaması, Mısır'da (henüz) bilinen zımpara kaynaklarının olmaması ve antik matkap deliklerine gömülü kuvars kumunun varlığı Lucas'ın, Mısırlı ustalar tarafından zımpara kullanıldığı (fikrini) reddetmesine neden oldu. [5] Bunun yerine, kullanılan aşındırıcının çok daha muhtemel bir yerel ürün olan kuvars kumu olduğunu ve bunun sert taşlardaki kuvars bileşenini aşındırma yeteneğinin daha sonra Denys Stocks tarafından deneysel arkeoloji yoluyla gösterildiğini iddia etmiştir [6] Bununla birlikte, Gorelick ve Gwinnet, matkaplanmış granit deliklerindeki, eş merkezli aşındırıcı izleri (hakkındaki) araştırmalarında, korindon zımparasının aşındırıcı bir kaynak olarak göz ardı edilemeyeceği sonucuna vardılar. Çünkü daha sert malzemeler kullanılan sondaj deneyleri, arkeolojik malzemede gözlenenlere çok daha benzer karakterde çizgiler ürettiler. [7] Mısır nesnelerinde geride bırakılan aşındırıcı izlerinin daha iyi anlaşılması, bu sorunun can alıcı noktasıdır ve burada sunulan çalışma, Mısır'ın sert taş nesnelerindeki işaretleri daha iyi anlamayı ve karakterize etmeyi amaçlayan daha geniş bir araştırmanın parçasıdır."
"Although the experimental research carried out by Gorelick and Gwinnet is compelling, the absence of physical evidence for harder abrasives still renders their use in Egypt theoretical, and thus the authors of this study sought to investigate possible sources for direct evidence of abrasive material. Among the Met’s Egyptian collection, there is a small fragment of indurated limestone excavated from a pit outside the southern wall of the Great Temple of the Aten at Amarna in 1891–2. It has the accession number 57.180.142 and measures 8.0 x 7.0 x 6.3 cm. The fragment has several remains of what resemble drill holes cut at slightly different angles (Figure 1)."
"Gorelick ve Gwinnet tarafından yürütülen deneysel araştırma oldukça ikna edici olsa da, daha sert aşındırıcılar için (doğrudan) fiziksel kanıtların (henüz) olmaması, bunların Mısır'daki kullanımını hâlâ teorik hale getiriyor (idi) ve bu nedenle, bu çalışmanın yazarları, aşındırıcı malzemenin doğrudan kanıtı için olası kaynakları araştırmaya çalıştılar. Met'in Mısır koleksiyonunda, Amarna'daki Büyük Aten Tapınağı'nın güney duvarının dışındaki bir çukurdan kazılmış küçük bir sertleşmişkireçtaşı parçası var, 1891–2'de. 57.180.142 erişim numarasına sahip ve 8.0 x 7.0 x 6.3 cm ölçülerinde. Parçada, biraz farklı açılarda açılmış matkap deliklerine benzeyen birkaç kalıntı var (Şekil 1)."
Makalede ifade edildiğine göre bu parçanın üzerindeki başlıca matkap deliği yaklaşık 1 cm genişliğindedir. Dip tarafında, deliğin ortasında, kırılmış bir matkap tarafından bırakılmış olan, kütük biçiminde minik bir çıkıntı bulunmaktadır. Deliğin dibindeki çıkıntının etrafına çökelmiş vaziyette bulunan, yeşilimsi renkteki toz tabakası, istenen doğrudan kanıtı sağlamıştır. Bu çökeltiden alınan mikro ölçekteki bir numune, laboratuvarlarda analiz edilmiştir. Polarize ışık mikroskobu (PLM), taramalı elektron mikroskobu ve enerji dağılımlı X-ışını spektroskopisi (SEM-EDS) ile analiz edilmiştir.
SEM-EDS analizi, malzemeyi, yaklaşık 100-200 μm çapında, pürüzlü kenarları olan baskın köşeli korundum taneleri ve genellikle daha küçük boyutlu ve yüksek açısallığa sahip birkaç başka yardımcı mineralin bir karışımı olarak tanımladı (Şekil 3).
Korindon taneleri ile birlikte kuvars (Resim 4), rutil (Resim 5), K-feldispat, apatit, ilmenit, ojit, biyotit ve kromit taneleri bulunmuştur.
Çoğunlukla 10 μm 'den küçük olan kalsit parçacıkları daha büyük parçaları çevrelemektedir. Bunlar, büyük olasılıkla taşın matkaplanarak delinmesi sırasında oluşmuş kalıntılardır. Sertleşmiş kireç taşı, kimyasal yapısı itibariyle bol miktarda kalsit içerir. Korozyona uğramış bronz parçacıkları ve yeşil bakır parçacıkları diğer parçacıkların arasına dağılmış vaziyette karşımıza çıkmaktadır. Bu bulgular, korindonca zengin bir aşındırıcı karışımla birlikte bronz boru şeklinde bir matkabın kullanılmış olduğunu düşündürmektedir. Böylelikle Antik Mısırlıların aşındırıcı olarak korindon kullanmış oldukları düşüncesi doğrudan bir kanıtla desteklenmiş oldu. Bununla birlikte cevabı aranması gereken bazı soru işaretleri ortaya çıkmış oluyor ve makalenin devamında bunlar tanıtılıyor.
Demir Oksit İçermeyen Bir Karışım
Antik Yunanlıların ve Doğu Akdenizli ustaların korindon kullanmış olduğuna dair kanıtlar mevcuttur ancak onların kullanmış oldukları korindon içeren aşındırıcılar, manyetit, titano-manyetit, hematit, rutil ve ilmenit gibi bol Fe ve Ti oksitleri içeren bir zımpara karışımı biçimindeydiler. örneğin:
"Antik Akdeniz'de, Yunanistan'ın Naxos adasında bulunan bu aşındırıcı maddenin ana kaynağı, gerçekten de mermerle çevrelenmiş belirli bir metamorfik bölge içindeki zımpara yatağıydı [10]"
Amarna'da bulunup laboratuvarda test edilmiş olan karışımımızda ise demir oksitler mevcut değildir. Makaledeki ifadesiyle "....demir oksitlerin tamamen yokluğu ve kuvars ve feldispatın yanı sıra diğer yardımcı minerallerin varlığı bu malzemeyi normalden farklı kılar. ..... kaynağı, üretimi ve olası geri dönüşüm geçmişi ile ilgili bazı sorular ortaya çıkarır."
"Mısır'da, bilinen tek korundum yatağı Doğu Çölü'nün güney kesiminde, Hafafit'te bulunmaktadır (Şekil 6) [13]."
"Orada, alüminli pegmatitte kuvars, feldispat ve mikalarla birlikte çeşitli renklerde iri taneli korindon (2-6 cm uzunluğunda) bulunabilir......Hafafit korindon çeşitleri arasında bazıları rutil, zirkon, apatit, turmalin ve kromit katkıları bakımından zengindir. Demir oksitler mevcuttur, ancak nadir olarak küçük taneler halinde bulunur."
Hafafit vadisinde korindon yatakları olduğu bilinmesine rağmen örneğimizin içerisindeki korindon taneciklerinin Hafafitten geldiğini söyleyebilmek için demiroksit problemini çözmek gerekmektedir. Hafafitten alınan korindon içeren malzemenin işlemden geçirilmesi ve böylece demiroksitten arındırılmış olması olasılığına da dikkat çeken makale, araştırmanın genişletilmesine dair bazı öneriler sunularak bitirilmiştir.
Anna Serotta'nın İkinci Yazısı
2015 yılında, Anna Serotta, Metropolitan müzesinin web sitesine bağlı bir sayfada konuyu işleyen bir yazı paylaşmıştır. Bu yazı büyük ölçüde Horizon dergisindeki makalenin özeti niteliğinde olmasına karşın ilaveten aşağıdaki resim ve bilgiler paylaşılmıştır. (bknz: https://www.metmuseum.org/blogs/now-at-the-met/2015/ancient-egyptian-technology)
Aşındırıcı numunedeki alüminyum(Al, sarı), silikon(Si, mavi) ve kalsiyumun (Ca, kırmızı) dağılımını gösteren bir X-ışını element haritası. Sarı parçacıklar korundum parçalarıdır.
The presence of abundant corundum particles conveys high abrasive efficiency to this material, and strongly suggests that this mixture was deliberately used in the drilling process of the hard limestone fragment. Remains at the bottom of the drill hole thus consist of a mixture of the abrasive, the powdered limestone, and corroded fragments of the bronze drilling tool. All together, these findings suggest the use of a bronze tubular drill[6] in conjunction with a corundum-rich abrasive mixture.
"Bol korindon parçacıklarının varlığı, bu malzemeye yüksek aşındırıcı verim sağlar ve bu karışımın, sert kireçtaşı parçasını delme işleminde kasıtlı olarak kullanılmış olduğunu kuvvetle önermektedir. Bundandır ki, sondaj deliğinin dibinde kalanlar, (şu unsurların) bir karışımıdır: aşındırıcı, kireçtaşı tozu ve bronz delme aletinin aşınmış parçaları. Bu bulguların tümü birlikte (düşünüldüğünde), korindonca zengin bir aşındırıcı karışımla birlikte bronz boru şeklinde bir matkabın kullanımını önermektedir."
Field photographs showing: A – vein-type of corundum deposits at locality 1; B –A general view of exposed rocks at locality 2; C – vein-type of corundum deposits, as well as vermiculite, at locality 2; D – vein-type of corundum deposits filling the NE–SW fracture
Dr. Soliman'ın makalesinde şu cümlelerin geçtiği görülmektedir:
Corundum in vein deposits is rare in the Migif-Hafafit area, which is a part of the Hafafit-Nugrus belt (El Ramly et al., 1993) in the South Eastern Desert of Egypt. Abu Elatta et al. (2013) recorded sapphire (blue, gem-quality) from the contact between peraluminous granites and metasedimentary host rocks at Madinat Nugrus, northeast of Gabal Hafafit.The corundum deposits were mined by Egypt’s pharaohs to obtain abrasive materials (Serotta & Carò, 2014).
"Mısır'ın Güneydoğu Çölü'ndeki Hafafit-Nugrus kuşağının bir parçası olan Migif-Hafafit bölgesinde (maden) damarı yataklarındaki korindon (miktarı) seyrektir.(El Ramly ve diğerleri, 1993)
Ebu Elata et al. (2013) Gabal Hafafit'in kuzeydoğusundaki Madinat Nugrus'ta peralüminli granitler ile metasedimanter ana kayaçlar arasındaki temastan (mücevher kalitesinde, mavi) safir kaydetti. Korindon yatakları, aşındırıcı malzemeler elde etmek için Mısır firavunları tarafından kazılıp çıkarıldı (Serotta & Carò, 2014)."
Dr. Soliman'ın makalesinde bir cümleyle de olsa Anna Serotta'nın makalesine gönderme yapılmış olması önemlidir. Bu durum Dr. Soliman'ın, Serotta'nın makalesinde yazanlardan haberdar olduğunu göstermektedir. Serotta'nın makalesinde Hafafit vadisine dikkat çekilmişti. Dr. Soliman ise vadideki korindon oluşumunu detaylı şekilde analiz etmiş bilim insanı olarak Serotta'nın önerilerine sıcak baktığını göstermiş oluyor.
Dr. Soliman'ın makalesinde verilen bilgilere göre, her iki korindon damarından da 6 'şar örnek almışlar. 12 örneğin her biri farklı noktalardan alınmış. Laboratuvar analizlerinin sonuçları tablolar halinde sunulmuştur.
Maalesef bütün örneklerin demir oksit içerdiği görülmektedir. Şu halde Amarna'daki örnek üzerinde bulunan korindonun, Hafafit vadisindeki korindon damarından birisinden geldiğini söylemek zorlaşmış olabilir. Bununla birlikte 2014 'teki Anna Serotta'nın makalesinde Hafafit vadisindeki korindondan söz edilirken zaten şöyle denmişti:
"Demir oksitler mevcuttur, ancak nadir olarak küçük taneler halinde bulunur."
Anna Serotta'nın makalesinde dikkat çekilmiş olan bu durum Antik Mısırlıların demir oksitleri ayıklamasına yardımcı olmuş olabilir mi? Maalesef Dr. Soliman 'ın makalesinde bu problem ele alınmamış ve bir açıklanma getirilmeye çalışılmamıştır. Yine de görülmektedir ki Dr. Soliman 'ın makalesinde Anna Serotta'nın makalesi anılmış ve onun önerilerine göndermede bulunularak desteklenmiştir. Ayrıca hatırlayınız ki, Anna Serotta, Hafafitten alınmış korindon malzemesinin Antik Mısırlılar tarafından, işlemden geçirilmiş olarak kullanılmış olabileceği fikrini de ileri sürmüştü. Sonuçta Antik Mısırlıların kullanmış oldukları korindonun Hafafitten gelmediğini söylemek için acele edilmemeli ve konu alanı uzmanı olan bilim insanları tarafından Hafafit seçeneğinin ne ölçüde mümkün olduğu araştırılmalıdır. Dahası Antik Mısırlılar zamanında kullanılmış olan maden yataklarından bazıları günümüzde biliniyor olmasına karşın bazıları da henüz bilinmemektedir. Belli bir süre öncesine kadar Hafafit'teki iki korindon damarı da bilinmiyordu. Şu halde Amarna'daki demir oksit içermeyen bol korindonlu karışımın laboratuvar analiziyle doğrudan uyumlu olan bir maden yatağının ileride bulunması ihtimal dahilindedir. zaten Hafafit seçeneği tümüyle elenmiş değildir. California Üniversitesinden 2012 tarihli bir makale Antik Mısırda kullanılmış olan mücevherler ve mücevher yatakları hakkında şu bilgiyi sunmuştur:
The gemstones of ancient Egypt, broadly defined, include all rocks, minerals, and biogenic
materials used for jewelry (beads, pendants, ring stones, and cloisonné inlays), amulets, seals, and
other small decorative items (figurines, cosmetic vessels, and inlays in furniture and sculpture). At
least 38 gemstone varieties were used by the Egyptians, but ancient mines in Egypt are known for
only nine of these. Some of the gemstones were imported from sources in Asia while others certainly
came from undiscovered Egyptian mines.
"Eski Mısır'ın değerli taşları, geniş anlamda, mücevherat (boncuklar, kolyeler, yüzük taşları ve emaye işi işlemeler), muskalar, mühürler ve diğer küçük dekoratif öğelerdir. (heykelcikler, kozmetik kaplar ve mobilya ve heykellerdeki kakmalar). Mısırlılar tarafından en az 38 değerli taş çeşidi kullanıldı, ancak Mısır'daki eski madenler bunlardan sadece dokuzu için biliniyor. Değerli taşların bir kısmı Asya'daki kaynaklardan ithal edildi, diğerleri ise kesinlikle keşfedilmemiş Mısır madenlerinden geldi."
Petrie ve başka bazı bilim insanları arkeolojik buluntulardaki yivler ile modern deneylerde oluşan yivleri karşılaştırdıklarında Antik Mısırlıların kuvars kumuna ilaveten daha sert aşındırıcılar kullanmış olmaları gerektiği sonucuna varmışlardı. O sırada henüz doğrudan kanıt bulunmamış olduğu için bütün bilim insanları bunu kabul etmemişti. Amarna da bulunan matkaplanmış bir taş parçası doğrudan bir kanıt içermekteydi. Matkap deliğinin dibindeki tortu laboratuvarda analiz edildiğinde bol miktarda korindon içerdiği anlaşılmıştı. Yine tortuda bulunan kalıntılarından hareketle bronzdan yapılmış bir matkap kullanıldığı anlaşılıyordu. Antik Mısırlıların granit gibi sert taşları işlerken ve keserken korindon kullanmış olduğu düşüncesi böylelikle doğrudan bir kanıt ile destek bulmuş oluyordu. Bununla birlikte cevabı aranması gereken bir soru ortaya çıkmıştır. Antik Mısırlılar korindonu nereden temin etmişlerdi? Hafafit vadisinde iki adet korindon maden damarı tespit edilmiş olduğundan ilk bakılması gereken yer burasıdır. Hafafit'ten alınan örnekler az miktarda demir oksit içermesine rağmen Amarnada ki matkaplanmış taşın üzerindeki tortuda demir oksit olmayışı Hafafit olasılığını azaltmasına karşın detaylar önemlidir. Hafafitteki demiroksitin seyrek ve küçük tanecikler halinde oluşuna dikkat çekilmiştir. Antik Mısırlıların demir oksiti ayıklayacak bir işlem bilip bilmediği araştırılmalıdır. Dahası Antik Mısırlıların kullanmış oldukları maden yataklarından çoğusu günümüzde henüz keşfedilmiş değildir.
Sonuç olarak Antik Mısırlıların graniti şekillendirmek için korindon kullanmış oldukları düşüncesi iyi sebeplere dayandırılmıştır:
1. Deneylerde oluşan yivlerin antik yivlerle uyumu dolaylı bir kanıt sağlamaktadır.
2. Amarna'da bulunan taş parçası sayesinde doğrudan bir kanıta sahibiz.
3. Antik Yunanlıların korindon kullanmış oldukları biliniyor. Tarihte Antik Yunanlılar ile Antik Mısır etkileşim halinde olmuştur.
4. Daha önce Mısır'da korindon yatağı olup olmamasına dair hiçbir bilgimiz yokken, günümüzde en azından Hafafit vadisinde iki korindon damarı tespit edilmiştir.
Korindon ile Graniti Kesme Deneyi
Aşağıdaki videoda, korindon ile granitin nasıl kesilebildiği gösterilmiştir.
Kaynakça
https://antropogenez.ru/drilling/ O.V. Kruglyakov
Denys A. Stocks, Experiments in Egyptian Archaeology: Stoneworking Technology in Ancient Egypt (Routlege, 2003)
Petrie, W. M. Flinders, On the Mechanilal Methods of the Ancient Egyptians, 1883
Petrie, W. M. Flinders, Tools and Weapons Illustrated by the Egyptian Collection in University College, London (London: 1917)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder