Kristal Kafatası Aldatmacası
Antik Uzaylılar programında anlatılan mevzulardan biriside kristal kafatası efsanesidir. 2007 yılında Smithsonian Müzesi'nin detaylı çalışmalarıyla sahte olduğu ıspatlanmış olsa da Antik Uzaylılar programı bu efsaneyi parlatmaya devam etmektedir. Zamanında İndiana Jones filmine de konu olan bu sahtekarlığın maskesini düşüren bir video kesitinin çevirisini sizlere sunmuş bulunuyorum. "Ancient Aliens Debunked" isimli belgeselden alınan bu video kesiti bir arkeoloji sahtekarlığın anatomisini ortaya koymaktadır.
Videoda sunulan dipnotları kontrol edebileceğiniz orjinal sayfa: https://www.ancientaliensdebunked.com/crystal-skulls
ayrıca dipnotlar aşağıda da sunulmuştur.
Film sektörünün bilimsel sahtekarlıkları parlatıp yükseltecek şekilde kullanılması sizce ne kadar doğru birşey?
Smithsonian Müzesi kafatasının sahte olduğunu 2007 de ıspatladığı halde 2008 de indiana jones filminin kafatası etrafındaki efsaneleri işleyen bir olarak ortaya sürülmesi nasıl karşılanmalı? Film sektörünün masalları işlemeye hakkı var diye düşünüyor olabilirsiniz ama ya gerçek ile masalın birbirine karışmasına sebep oluyorsa ne olacak? İndiana Jones filmin yapanların hiç değilse filmin sonunda gerçeklere dikkat çekmesini isterdim.
Videoda dikkat çekilen dipnotlar:
[1] British Museum (n.d.-b), Jenkins (2004, p.217), Sax et al. (2008), Smith (2005), Walsh (1997; 2008)
[2] Jane MacLaren Walsh. “Archeology.org – The Skull of Doom”, May 27, 2010. http://www.archaeology.org/online/features/mitchell_hedges/The Skull of Doom.htm.
[3] Ibid.
[4] Ibid.
[5] Ibid.
[6] Ibid.
[7] Ibid.
[8] Ibid.
[9] Ibid.
[10] Ibid.
[11] Ibid.
[12] Ibid.
[13] Ibid.
[14] Ibid.
[15] Aldred (2000, passim.); Jenkins (2004, pp.218–219). In this latter work, Philip Jenkins, former Distinguished Professor of History and Religious Studies and latterly an endowed Professor of Humanities at PSU, writes that crystal skulls are among the more obvious of examples where the association with Native spirituality is a “historically recent” and “artificial” synthesis. These are “products of a generation of creative spiritual entrepreneurs” that do not “[represent] the practice of any historical community”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder