27 Kasım 2019 Çarşamba

Hz. Nuh'un Gemisinin Durduğu Yer Ağrı 'da mı Yoksa Cudi Dağında mı?






Yukarıdaki video, aşağıdaki yazının büyük bir bölümünü içermektedir.  Video da bahsedilmeyen kısımlar ise   siyah arka plan ile sunulmuştur.  


AĞRI MI YOKSA  CUDİ Mi?

Bir kaç gün önce Hürriyet gazetesi, Akşam gazetesi gibi farklı gazetelerin web sayfalarında yayınlanan, Anadolu ajansının haberine göre,  iki yabancı bilim insanı Ülkemizde ki hz. Nuh’un gemisi olduğundan şüphelenilen kalıntıyı incelemiş ve sonuçlar olumlu çıkmıştı. Haberde anlatılanlara göre:

Ağrı dağındaki üstten gemi gövdesini andıran yapının üç boyutlu görüntülemesini yapmışlar  ve yer altında kalan kısmını elektriksel metotlarla 3 yıl süren çalışmalarla görüntülemişler. Yapının toprak altındaki kısmı da adeta gemi gibi görünüyormuş.
Gazeteler dışında birkaç Youtube  kanalınında  bu haberi yaydıklarını gördüm. Haber yayılıyor fakat yayıldıkça insanların şu soruyu sorduklarını gözlemliyorum? Geminin Cudi dağına konmuş olduğu Kur’an da yazmıyor muydu? Nasıl ağrı olur? İşte bu yazının asıl amacı bilim insanlarının keşfini tanıtmaktan ziyade bu soruya cevap vermektir.  


Yinede  ilk defa duyuyor  olabilecek kimseler için, aşağıdaki yaklaşık üç dakika olan videoyu izlemelerini tavsiye ediyorum.  Gerçekten de süreci  güzelce özetlemiş.

Ayrıca konuyu araştırmaya devam ediyorum.   Konuyu detaylarıyla  işleyeceğim asıl yazı daha sonra gelecek inş.

Ayette Cudi Denmesini Nasıl Anlamalıyız?
Öncelikle ayetin kelime analizine bakalım:



Ayette cudi kelimesinin geçtiği kısma baktığımızda:
Görüleceği üzere  vestevet ‘alâ-lcûdiy(yi)(s)  deniyor. Yani “Cudi üzerine oturdu” gibi anlaşılıyor. Dikkat ediniz ki  "Cudi Dağı" denmiyor. Cudi üzerine oturmuş gibi anlaşılıyor.
Elmalılı Hamdi Yazır’ın mealine baktığımızda da ayeti şöyle meallendirdiğini görüyoruz:
Elmalılı Meali (Orjinal)
bir de denildi: ey Arz! Yut suyunu ve ey Semâ! Açıl, su çekildi iş bitirildi ve gemi, Cudî üzerinde durdu, o zalim kavme def'olun denilmişti.

Görüleceği üzere Elmalılı mealinde “Cudi üzerinde durdu” yazıyor, yani "cudi"nin bir dağın özel ismi olduğu söylenmiyor.(Cudi Dağı denmemiş)
Şimdide gelin Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirindeki açıklamaya bakalım:




Yani, günümüze ulaşmış olan eski bir Arapça beyitte “el cudi”  dağ anlamında kullanılmıştır. Nitekim ayette de aynı şekilde kullanıldığı için Cudi yada El cudi herhangi bir dağı ifade eden bir  cins ismi olarak anlaşılabilir.  Elmalılı bunu özellikle ifade etmiş ve Şırnak/Cizre deki şu meşhur dağ olduğunu iddia etmemiştir.

Cudi için başka bir yorumda şöyle:
konuyu araştırırken daha önce denk gelmiş olduğum bir makaleyi hatırlamış oldum. 19 mayıs üni. ilahiyat fakültesinden  Prof. Dr. Ekrem Sarıkçıoğlunun 1996 yılında yazmış olduğu  Makalede “Geminin Karaya Oturduğu Yer  başlığı altında şu bilgiler veriliyor:
…..Kur’an açıklamasına göre , Hz. Nuh       gemisinin oturmasını istediği yer hakkında şöyle dua eder: “…Rabbim, beni bereketli bir yere indir. Sen konuk ağırlayanların en hayırlısısın.”(Müminûn,29). Hz. Nuh’un duasını kabul eden Allah da onu cûdî’ye indirir.   Özel isim olduğuna dair elimizde kesin delil olmayan bu kelimeyi, normal sözlük anlamında alırsak kelimenin Arapça’daki  CVD kökü “bereketli,cömert, iyi” anlamlarına gelir.*** Cûdî ise CUD kökünden nisbet sıfatı olur. O zaman “bereketli, münbit, iyi yer” anlamına gelir kî, âyetteki “munzelen mübâreken”(Mü’minûn, 29) duasıyla bütünleşir. İki âyet birbirini tamamlar. Yani Hz. Nuh’un gemisi tufan sonrası, ziraat edip hayvanlarını besleyecekleri, bereketli ve verimli bir yere indirilmiştir. Bu iki âyet birlikte düşünülürse, cûdî kelimesinin yer veya dağ özel ismi değil, nisbet sıfatı olduğu anlaşılır.  


Şırnak/Cizre’deki Dağ Hakkında

Şu ana kadar anlatılanlar zaten kâfi gelse de Şırnak /Cizre’nin Cûdî  isimli dağı  içinde bazı açıklamalar yapmak istiyorum.
Az önce Elmalılı’nın tefsirine bakmıştık.  Dikkat ettiyseniz , Elmalılı‘nın verdiği bilgiler  gösteriyor ki
İslam alimleri bir süre Cudi dağını aramış ve bulamamışlar ve hiç bir zaman  Şırnak /Cizre’ deki dağ üzerinde bir fikir birliği olmamış. Hatta Elmalılı bile  Cizre deki dağdır gibi bir iddiada bulunmuyor.  Peki   Ayette  Cudi demesine rağmen bu nasıl mümkün olabilir?
Hz. Ömer zamanında fetihlerin Diyarbakır’a uzandığı söyleniyor ve sonrasında  da fetihler hızlı bir şekilde devam etmiş. Yani çok zaman geçmeden Şırnak’taki bu dağdan Müslümanların haberdar olması gerekmez miydi? Ve Müslümanlar bu dağı bir kez keşfettikten sonra bu dağ hakkında fikir birliği olması gerekmez miydi?
Halbuki Elmalılı dahî  Cizre deki dağın Kur’an ‘daki Cudi olduğunu ileri süremiyor.
Birde şu açıdan bakalım: Peygamberler tarihi yazmaya çalışan  Müslüman alimler, peygamber hikayelerinin detayları için çoğu zaman  Yahudi ve Hıristiyan kaynaklarından yararlanmışlardır.
Hıristiyanların kitabında ise geminin durduğu dağın “Kardo Dağı” olduğu söyleniyor. Bu sebeple alimlerin bir bölümünün “Kardo dağını” ileri sürmesi beklenir.
Nitekim  google’da  “Kardo Mountain” (Kardo dağı) yazarsanız  “Mount Judi” (Cudi Dağı)  sonucu karşınıza çıkıyor.



İşte burası beni kuşkulandırıyor ve şöyle düşündürüyor:
 Eskiden Cizre deki  bu dağa Kardo dağı deniyordu  ve Hıristiyanlarca geminin oturmuş olduğu yer olarak kabul ediliyordu ve büyük olasılıkla ziyaretler de yapılıyordu.
Müslümanlar buraları fethedince, M. İncil de yazmasından ötürü ve kendi çabalarıyla da geminin yerini tespit edemediklerinden, buranın Kur'an da geçen “el cudi” olduğunu yani “el-dağ” olduğunu kabul ettiler. Tabi “Kardo” demek yerine Kur'an da geçen kelimeyi kullanıp bu dağa  “Cudi” dediler ve dağın adı yüzyıllar içerisinde Cudi olarak yerleşmiş oldu.
Ben böyle düşünmüştüm ve çok geçmeden araştırırken şu bilgiye rastladım:
Nuh'un Gemisi kitabının yazarlarından Ağrı Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Erkan Kösedağ şunları söylemiş:


"Bizim iddiamız gemi kesinlikle Ağrı bölgesindedir. Araştırmaların bu bölgede yapılması gerekir. Geçmişte Cudi diye bir yer yok. Şırnaklılar, Hz. Nuh'un tufan sonrasında gemi karaya oturduğu zaman gönderdiği güvercinin ağzındaki zeytin dalından bahsederler. Ağrı Dağı'nın yakınındaki 10 kilometre uzaklıkta bulunan Iğdır var. Iğdır iklim olarak karasal iklime sahip değil. Akdeniz iklimine benzer mikroklima özelliği olan bir il. Dolayısıyla güvercinin oradan gelip gelmediğini de bilemezsiniz. Hatta biz 7 bin 500 yıl öncesinden bahsediyoruz. 7 bin 500 yıl önce bu bölgelerde iklimin nasıl olduğunu kim kestirebilir. Dolayısıyla araştırmaların bu bölgede yapılması gerekir." Kaynak:  [https://www.haberler.com/nuh-un-gemisi-agri-bolgesinde-aranmali-10715819-haberi/

Erkan Kösedağın dediğinin doğru olduğunu ve Cizre deki dağın adının sonradan Cudi’ye çevrildiği yani M. İncildeki beyandan ötürü  Cudi ‘ye çevrildiğini düşünüyorum.

Muhtemel Gemi Kalıntısı Neden Dağın Tepesinde Değil ?

Bitirirken ek bir bilgi daha paylaşmak istiyorum. Belki dikkatinizi çekmiştir. Gemi olduğu düşünülen kalıntı Ağrı Dağı’nın üzerinde değil. Karşısında ki Doğubeyazıt ilçesinin Telçeker mevkiinde bulunuyor.  Peki gemi kalıntısı olduğu düşünülen bu yapı, neden Ağrı Dağı, yada o bölgede ki diğer bir dağ/tepe üzerinde değil de burada duruyor? (Dağlar/tepeler arasında bir mevkide bulunuyor)
 Uzun süredir Ağrı’daki  kalıntı ile ilgilenen, hatta 1985 ile 1987 arasında bu kalıntı üzerinde o günün imkanlarıyla araştırmalar yapmış olan, kalıntıdan alınan örneklerin, laboratuar analizlerine dair raporlar yayınlamış olan,   Doç. Dr. Salih Bayraktutan 2010 tarihli bir habere göre şunları söylemiş: 

"Belirlenen gemi şeklindeki kara kütlesinin üzerinde araştırmalar yaptık. Kütlenin üzerinde değişik yerlerde sondajlama yaptık, önemli bilgilere ulaştık. Yeraltı radarlarıyla yaptığımız ölçümlerde de her üç metrede bir sinyal aldık. Bu insan kalıntısıdır ya da gemiye ait bir metal parçadır. Çünkü kütlenin etrafında da ölçümler yaptık ancak herhangi bir sinyal alamadık. Uydudan çekilen görüntüler geminin şeklini ortaya çıkarıyor. Uydudan belirlenen görüntülere göre geminin büyük bir kanaldan değişik zamanlarda kayarak yer değiştirdiği ve kanalın daralan ucuna takılıp kaldığı ortaya çıkıyor."

Salih Bayraktutan mevcut olan gemi şeklindeki kütlenin 1948 ve 1949 depremlerinde ortaya çıktığını ve kaydığını belirtti. Bayraktutan kütlenin bulunduğu mekanın hemen yanı başından bir fay hattının geçtiğine de dikkat çekti.


Yani şu an incelediğimiz kalıntı eğer tufan gemisi ise, bu kitle   önceleri  daha yüksek bir yerdeyken,  belki bir dağ veya tepenin üzerindeyken , volkanik bölgenin  depremleri sırasında kayarak şu an olduğu yere inmiştir.
Başlarda söylediğimi tekrar edeyim:
Konuyu araştırmaya devam ediyorum.  Konuyu detaylarıyla işleyeceğim asıl yazı daha sonra gelecek inş.
bu yazıyı  paylaşarak daha fazla insanın Ağrı mı Cudi mi sorusunun cevabına erişmesini sağlayabilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder